HAYVANLAR ÂLEMİ-4

HAYVANLAR ÂLEMİ-4
ALPEREN GÜRBÜZER

PAPAĞAN
Genelde bir insan aynı şeyleri söylediğinde sıkılıp hemen; “Papağan gibi tekrarlama” uyarısında bulunuruz. Çünkü papağan böyle bir hayvandır, taş patlasın 40–50 kelimelik bir cümle ağzından çıkabilmektedir. Üstelik evcil olarak kafesinde esir yaşadığı zaman taklit özelliği kazanmakta. Çevrede özgürce uçuştuğu zamanlarda bu özellik yoktur. Dolayısıyla insan gibi düşünüp konuşan bir hayvan değildir, sadece taklit yapmaktadır. Düşünerek konuşma kabiliyeti sadece insana has kılınmıştır.
Papağanları dişisinden veya erkeğinden ayırmak için en pratik yol, şayet erkeğin sevgi gösterisi, karşılık bulursa anlayın ki karşıtı dişidir, karşılık bulmayıp sinirlenirse erkektir. Zaten karşılık bulduğunda son derece birbirlerine bağlı ve sadakatli olurlar.
Papağanların ayakları dört parmaklı olup, aynı zamanda ağaçlara gagalarıyla birlikte iyi tırmanabiliyorlar. Nitekim gagalarının kalın ve kıvrık olması hem çiçek, meyve ve tohum gibi yiyecekleri kırmada tabla ödevi görmekte hem de dokunma işlevi kazandırmakta. Kanatları ise kısa olup çok iyi uçuculardır. Tüylerinin yeşil, kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olması hasebiyle seyredenleri kendine cezp etmektedir. Gerçekten seyirde ne demek, seyrine doyum olmaz da. Genellikle barındığı mekân ya ağaç kovuklarıdır, ya da kaya yarıklarıdır. Üremeleri ise yumurtlama yöntemiyle gerçekleşmektedir. Bilinen psittakozu (papağan hastalığı) hastalığı papağanlar vasıtasıyla geçtiğinden bu yönüyle de zararlı olabilmektedir.
AĞAÇKAKAN
Ağaç gövdeleri onun için hem bir yuva, hem barınma, hem de beslenme kaynağıdır. Üç fonksiyonu yerine getirebilmek için gereken donanım fazlasıyla kendisinde mevcut. Ağacı oymak için güçlü gagaları, tutunmak için uzun dilinden çıkardığı yapışkan madde, tırmanmak için kuvvetli tırnak ve ağaca dolanması içinde kuyruk ihsan edilmiştir. Hele bir ağacı oymaya dursun, sanırsın ki inşaatta çalışan işçilerin keser sesleri. Oysa bu ses 800 metre uzaklıkta bile duyulabilen ağaç kakana özgü çalışma sesleridir. O aynı zamanda ağacı kakalamakla kalmayıp ağaç kabuğu içerisindeki böcek ve kurtları da avlamaktadır. Öyle ki bir saniyede 15–20 vuruş yapabilmektedir. Normal bir insan o vuruşları yapsa beyin kanamasından gitmesi an be an mümkünken, ağaçkakan güçlü beyin yapısı sayesinde beyin travması yaşamamaktadır. Anlaşılan boyun kasları son derece güçlü kılınmış ki beyin kanaması tehlikesiyle karşı karşıya kalmasın. Yani Rabbül âlemin onu her bakımdan korumaya almıştır.
Ağaçkakanların bir diğer dikkat çeken husus ise üremek için ağaç gövdeleri üzerinde oydukları oyuklardır. Oyuklar içerisine bıraktıkları 3–4 arasında yumurtaları erkekler döllemenin yanı sıra, yumurtadan çıkacak yavrularıyla daha çok erkekler alakadar olmaktadır.
PELİKAN
Adı: İri kuş türü.
Konakladığı mekân: Tropikal Amerika kıyılarında yaşarlar.
Yiyecekleri: Avladıkları balıklar.
Halk arasında gagasının kaşığa benzemesinden olsa gerek kaşıkçı kuşu olarak anılırlar. Sadece gaga olsa iyi, gagasının altında balık avlamaya elverişli bir ağıda var. Bu heybe sayesinde hem kendisi beslenir, hem de yavrularını besler. Üstelik yedikleri besinlerin cinsine göre renk bile değiştirebiliyorlar. Her şeyden öte onları en ilginç kılan avlama sanatıdır. Zira önce heybesine su doldurur, sonra su dolu heybeye balıkların düşmesini fırsat bilip bir anda gagasının yanlarından suyu boşaltmak suretiyle kıskıvrak balığı yutmaktadır. Belki de onun böyle bir avlama metodu sergilemesi insana ilham olmuş olsa gerekçi balıkçılar tarafından daha çok bugün ağ tercih edilmektedir. Üremeleri ise koloni halinde olup, aynı zamanda yumurtaları da vardır. Ebeveynleri yumurtadan çıkan yavruların büyüdüğüne kanaat getirdikten sonra onları kendi kaderleriyle baş başa bırakıp terk ederler. Böylece kendi başlarına kalan pelikanlar birkaç haftaya kalmadan uçmayı bile gerçekleştirebiliyorlar.
PENGUEN
Adı: Penguen
Cinsi: Kuş
Yiyecekleri: Deniz ürünleri.
Yaşadıkları bölgeler: Kutuplar ve soğuk bölgeler.
Penguenler kuş cinsi olmasına rağmen uçamıyorlar. Olsun önemi yok, onlarda denizde yüzüş uçuşu yapmaktalar. Hele bir ayakları var ki; sanki bir palet. Üstelik bu paletler ve kuyrukları bir dümen görevi yapıp, bu sayede balık veya karides türü deniz canlıları avlamaya yaramaktadır. Hatta rızkı uğruna denizlerde aylarca kalabildikleri gibi daha sonraları kayalık tepelere doğru tırmanarak buralarda mesken tutabiliyorlar. İlginçtir erkek penguenler dişi penguenleri kendilerine çekmek için habire taş hediye ederler. Belli ki taş hediyenin ötesinde bir anlam taşımaktadır. Zira taşlar sıcak havalarda karların erimesine karşılık tedbir açısından gereklidir. Bu yüzden önemine binaen yuvanın temeli için hediye olarak taş seçilmiş. Yani izdivaç için çakıl taşı bulmak bir vazife. Hatta bu izdivacın ardından yuvasında yumurtlayan penguenler yumurtaları erkeklere emanet edip rızık aramak için denize bile açılırlar. Anlaşılan o ki erkeğin görevi yumurtaların üzerinde iki ay boyunca yatmak ve yavrunun yumurtasından çıkmasına yardımcı olmaktır. Bazen erkek penguenin etrafta hava almak için dolaştığı da görülür, ama yine de ekseriyetle gününü yumurtanın başında geçirmektedir. Ta ki yumurtanın kuluçka devri yaklaşana kadar bu durum devam etmektedir. Dişi penguen ise yuvasına döndüğünde yavrusunun dünyaya gelişini beraberinde getirdiği balıkları takdim ederek kutlar. Derken yavrusuna bakmak üzere nöbeti babasından devr alır. Böylece iki ay boyunca bitap düşen erkek penguen açlığını gidermek adına denize koyulup güç tazeler. Ardından tekrar anne penguenden emaneti teslim alır. İşte bu karşılıklı nöbetleşme sayesinde iyice yetişkin hale gelen yavru penguenin artık bir noktada tek taraflı beslenmeyle yetersizliği ortaya çıkar. Ki; bu durum karşısında baba ve anne penguen, yetişkin yavrusunu diğer penguenlerin arasına bırakıp birlikte denize açılma gereğini duyarlar. Döndüklerinde bunca penguen arasında evlatlarını karıştırmadan seçip tekrardan bağrına basmaları görenleri ister istemez hayretler içerisinde bırakmaktadır. Ne diyelim, galiba anne ve baba şefkati bu olsa gerektir.
YARASA
Bakmayın onun öyle kör gözlüm olmasına. En üst seviye diyebileceğimiz radar sistemine sahip programı sayesinde gören gözlere taş çıkartacak cinsten bir hayvan. Nitekim kanatlarıyla yaydığı dalgaların etrafındaki nesnelere çarpması sonucunda yansıyan ses dalgaları hem avını yakalamaya yetiyor hem de yönünü (ekolokasyon) belirleyebiliyor. Üstelik beslenme adına çıkarttıkları sesler yirmi binin üzerinde ultrasonik ses dalgaları oluşturduğu için insanlar tarafından çoğu kez duyulmamaktadır. Beslenmesi genellikle sinek türü zararlı böcekler olup geceleyin ortaya çıkarak rızkını düzenli uçuşlarıyla gerçekleştirirler. Hatta bir saat içerisinde 300 civarında böcek avlayabiliyorlar. Böylece çevreye de çok faydalı bir hizmette bulunmuş oluyorlar. Yarasaların bir de kan emen türleri var ki, bunlar için özellikle sıcakkanlı hayvanlardan at ve sığırların kanları iyi bir gıda olmaktadır. Öyle ki vampir yarasalar üst üste ardı sıra kan içmediği zaman ölebiliyorlar. Mekânları ise karanlık mağaralardır. Yarasalar aynı zamanda hemen hemen dünyanın her tarafında sürüler halinde göç ederek yaşayabilen doğurgan hayvanlardır. Bunlarda yazın faal olup kışın ise kış uykusuna yatarak hayatlarını idame ederler. Uyurken de baş aşağı uyumaktalar. Çünkü bu pozisyon beyne kan gitmesini sağlamaktadır. Üremeleri çiftleşme şeklinde olup erkek ve dişi yarasalar sadece izdivaç durumlarda bir araya gelmekteler. Doğurduğu tek bir yavru birkaç haftaya kalmadan uçuş kabiliyeti kazanabiliyor. Hayat süreleri ise 20 yılı bulmaktadır.
ÖRDEK GAGALI PLATİPUS (Ornitorenk)
Birisi çıkıp gelse dese ki bana bir hayvan gösterin ki hem memeli, hem sürüngen, hem de yüzücü özellikleri bir arada olan bir hayvan olsun. Tabii böyle bir teklif karşısında şayet hayvanlar âlemine ait bir ansiklopedi karıştırmadıysak, bak kardeşim bizimle dalgamı geçiyorsun der ve o adamla alay ederiz belki de. Evet, tüm bu özellikleri bir arada bulunduran hayvan var. Şayet onu kimi zaman kuşlar gibi kuluçkaya yatıp yumurtlarken, kimi zaman ördekler gibi gaga ve perdeli ayakları sayesinde suya dalıp solucan veya küçük balık avlarken, kimi zamanda memeli hayvanlarda olduğu gibi yavrusunu kucağına almış beslerken görürseniz sakın şaşmayın. Bu sözünü ettiğimiz kompleks hayvan Avustralya’da yaşayan ördek gagalı platipus(Ornitorenk)’dur elbet. Bir elde on marifet sözü sanki bunun için söylenilmiş. Savunma silahı bile var. Ayak ektremitelerinin altında zehirli dikenleri sayesinde bir çırpıda düşmanını bertaraf edebiliyor. Ayrıca ayaklarının kuşlarda olduğu gibi tırnaklı olması gerek nehirlerin tabanında gerekse yer altında bir köstebek misali toprağı eşeleyip kanal açabilme avantajı sağlayabilmektedir. Böylece kazdığı yerlere veya çukurlara yumurtalarını bırakıp kuluçka süresinin tamamlanmasıyla birlikte yavrularını dünyaya getirme imkânına kavuşurlar. Peki, bu kadar pek çok özelliği bir arada barındıran bu hayvanı sınıflandırırken hangi sınıfa dâhil edeceğiz sorusu geldiğinde, Zoologlar yavrusunu sütle beslediğinden hareketle memeli grubuna dâhil etmişlerdir. Böylece bu sınıflandırmayla iki arada bir derede kalmaktan kurtulmuş oluruz.
TAVUK YUMURTASI
Yumurta deyip geçmemeli, incelendiğinde harika bir sanat eseri karşısında olduğumuzun farkına varırız. Yumurtaların dış kabuğu 15 bin adet mikroskobik gözeneklerle donatılmış. Tabii gözeneklerin olması mikropların girmesi için kolaylık gibi görünse de, hiçte göründüğü gibi değil. Çünkü gözenekler protein yumağıyla kaplıdır. Dolayısıyla her türlü enfeksiyona karşı geçit verilmemektir. Yine aynı gözenekler muhtemel darbeler karşısında yumurta kabuğuna esneklik sağlayıp bir çırpıda kırılmasının önüne geçmektedir. Keza uç kısmının sivri, alta doğru, ya da yassı halde küremsi yapılı olması yumurta kabuğuna dayanıklılık kazandırmaktadır. Böylece civciv için yumurtanın iç kısmı karanlık bir mahzen olmamakta, bilakis beslenmesi için her ne ararsan cinsten diyebileceğimiz mineral ve vitamince zengin bir ortam oluşturup, embriyolojik gelişimini tamamlayacağı iyi bir mekân olmaktadır. Yani bu mekân hayat kaynağı görevi yapmaktadır. Dış âlem bir planın eseri yaratıldığı gibi iç âlemde yumurta akı ve sarı renkli sıvı ile dolu bir başka âlem olarak göz doldurmaktadır. Yani iç ve dış birbirini tamamlamaktadır. Yumurta akı malum civciv için su kaynağıdır. Sarı renkli sıvı (vitellüs) ise protein ve vitamin içerikli olup, civcivin beslenmesi için hazırlanmıştır. Peki, civciv bu karanlık oda da nasıl nefes alıyor? Cevabı gayet basit, başta da belirttiğimiz üzere gözenekler sayesinde hava alıp dışarı karbondioksit salıvermek suretiyle. Belli ki fiziki kurallar yumurta içinde geçerli bir kanun. Şöyle ki; adına diffüzyon denilen yayılma yöntemi sayesinde az yoğunluklu oksijen molekülleri daha yoğunluklu karbondioksit moleküllerin çekim etkisi altına girerek gereken işlem tamamlanmaktadır.
Tavuğun kuluçka dönemi rast gele bir sayı ile endeksli olmayıp tam tamına 21 gündür. Yani civcivin yumurtadan çıkışı 21 sayısıyla programlanmış. Civcivin embriyolojik gelişimi belli bir hesabın neticesinde alacağı oksijen ve tüketeceği karbondioksit önceden belirlenmiştir. İnsanoğlunun çoğu kez planladığı şeyler fiyaskoyla neticelense de, bu civciv olunca yumurtanın ebadında en ufak bir değişiklik olmaması bir ölçüyü ortaya koymaya yetiyor artıyor da. Bu bakımdan son derece düşündürücü bir mucizevî nizam karşısında gıptayla Allah demekten başka ne diyebiliriz ki. Ayrıca kuluçka süresince yumurtanın su kaybı % 16’dır. Bu %16’lık su kaybı civcivin yumurtadan çıkacağı zaman başını bir boşluk içerisinde hareket ettirip kabuğu kırmak için düşünülmüş bir tasarımdır. Hatta nemli ortamlarda yumurta kabuğundan su buharını atmak zor olacağından Allah-ü Teala su buharını tasfiye edecek derecede yumurtaları kodlamıştır. Böylece her halükarda bu program gereği civciv delik açıp yumurtadan rahatlıkla çıkabilecek duruma gelebilmektedir. Derken yumurtadan çıkar çıkmaz yürüyüp annelerinden her hangi bir eğitim almaksızın yem bile aramaya koyulabilmekteler. Bu arada şunu belirtmekte fayda var; tavuklarda bir anne yüreğine sahipler. Civcivleri koruma süresince tehlike sezdiğinde gerektiğinde canı pahasına da olsa hayatını feda edebiliyorlar.
Ayrıca Avustralya’da Mallee adında bir erkek tavuk var ki neslini devam ettirmek adına mezarımsı çukur kazmaktadır. Çukura dişi tarafından yaklaşık 30–35 kadar yumurta bırakılmaktadır. Anne tarafından yumurta bırakılması iyi hoşta bunların belli bir ısıda kalmasını gerektirmektedir. İşte bu noktada erkek tavuk hiç üşenmeksizin kum, toprak, bitki parçaları her ne varsa gerekli lojistik malzemeleri taşımaktan geri kalmamaktadır. Dolayısıyla içimizden gel keyfim gel diyensimiz geliyor. Zira dişi tavuklar bu konuda çok rahatlar. Niye rahat olmasınlar ki nasıl olsa çukurların başında gece gündüz 2 aya süreli bekleyen erkek tavuklar var. Keşke her baba Mallee tavuğunun babası gibi olsa da gerçek anlamda “Cennet anaların ayağının altında” hadisi şerifi bir başka mana kazanabilse.
FLAMİNGO
Flamingolar hem uzun ve ince bacaklara sahip, hem de uzun eğri bir boyuna sahip, ördek ve kaz benzeri tüyleriyle dikkat çeken rosa renkli bir kuş cinsi hayvandır. Geniş perdeli ayakları sayesinde tek ayak üzerine durmakta, hatta uyuyabiliyor da. Ördek ve kazlardan bariz farkı tüylerinin yedikleri gıdalara veya karotin miktarının azlığı ve çokluğuna bağlı olarak renk almasıdır. Böylece onu seyre dalanların zihninde pembemsi harika renk cümbüşü diyebileceğimiz kanatlı hayvan olarak yer edecektir. Demek ki işin sırrı karotin renk maddesinde gizliymiş. Yani karotin miktarı az ise kırmızı tondaki renkler beyaz olmakta, çok ise doğal rengine bürünmekte. Mesela Flamingonun yediği gıda karides ise karanfil renk almaktadır. Keza onu ilginç kılan bir başka özellikte kıvrık gagalarıdır. Nitekim kıvrık gagaları sayesinde adeta sağlı sollu hareketlerle suyu vakumlayıp filtre edebiliyorlar. Böylece su içerisindeki minicik canlılar ona gıda olmaktadır. En dikkat çeken yönleri ise beslenme uğruna su içerisine başını suya daldırarak suyu bir radar gibi taramasıdır. Derken süzdüğü suyu dışarı tahliye etmek suretiyle kendisi için gereken rızka kavuşmuş olmaktadır. Üstelik bu işlemi çamurlu suda narin tüylerini kirletmeksizin gerçekleştirdiği gibi, aynı zamanda bir çamur yığınları üzerine yumurtlayabiliyor da.

http://www.facebook.com/pages/Alperen-G ... 24?sk=info