HZ.AİŞE’YE ALDATMA İFTİRASI
HZ.AİŞE’YE ALDATMA İFTİRASI
ALPEREN GÜRBÜZER
Beni Mustalik Kabilesinin baskın yapmak üzere geldiği haberi üzerine Efendimiz derhal talimat vererek ordu yola revan olup haklarından gelinerek on kişi öldürülmüş ve bir kısmıda esir edilmişti.
Beyda denilen yolda mola verildiğinde Hz.Aişe elini boynuna götürdüğünde gerdanlığın kaybolduğunu sezdi. Tüm aramalara rağmen bir türlü bulunamadı. Bu arada ordu içerisinde huzursuzluk baş gösterdi, Hz.Ebubekir’e varıp; bir gerdanlık yüzünden koca ordunun bekletilerek susuzluktan kırıldığını sitem ettiler. Bunun üzerine Hz. Ebubekir derhal kızının yanına gittiğinde Allah Rasulü başını Aişenin dizine koymuş vaziyette uyuduğunu görünce meramını iletemeden sessizce ordan ayrıldı
Sabah olduğun da sıcağı sıcağı ayetler inmeye başladı:
‘ Su bulamadığınız takdirde temiz toprakla teyemmüm edin. Ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün..’(Maide-6). Böylece vahy’in ardından Rasul-ü Kibriya’nın tatbikatıyla Müslümanlar teyemmümle abdest alınması da öğretilmiş oldu. Aynı zamanda orduya yola devam talimatı verildiğinde kaldırılan devenin altından gerdanlığın çıkması ile rahat nefes alındı. Aslında gerdanlık bahane, bu olay vesile edilerek belli ki Rabbül Aleminin hikmeti gereği teyemmümün öğretilmesi murad edilmiş.
Yolculuk ilerliyordu, bir konak yerine geldiğinde Hz.Aişe ihtiyacını gidermek için tahteravalden inerek uzaklaştı, dönüşte yine gerdanlığın kaybolduğunu fark etti, dönüp aramaya koyuluyum derken gerdanlığı buldu, ama kafile çoktan uzaklaşmıştı. Ardından koşmaya başlamıştı, fakat neyazık ki yetişemedi, nefes nefese kalıp, kaldığı yerde yorgunluktan bitap düşüp uyumaya başladı. O anda Sahvan b. Muttal da tıpkı Hz.Aişe gibi ihtiyacını gidermek için konaklanan yerden uzaklaşmış, dönüşte o da ordunun gittiğini görmüş ve Hz.Aişe’nin uyuyup kaldığını fark edince Hz.Aişe validemize seslenerek yedeğinde getirmiş olduğu deveye binmesini sağlayıp, ilerde mola verilen yerde orduya yetişerek geç kalma nedenleri anlatıldı.
Medine’ye gelindiğinde dedikodu kazanı kaynamaya başladı, Aişe validemizin Savfan b. Muttal’la baş başa kaldıklarını dillerine doladılar, bütün bunlardan habersiz Aişe anamız, o günlerde geçirdiği yaklaşık yirmi günü bulan hastalık sürecinin ardından Ümmü Mistah isimli hanımla hava almak için yürüyüşe çıkmıştı. Karanlıkta iki hanım arkadaş ilerlerken ayağı takılıp eteğine basınca sendeleyip;
- Hay Allah cezanı versin Mistah seni emi,diye kendi kendine hayıflanmaya başladı.
Hz.Aişe Ümmi Mistah’a;
- Bu nasıl söz, böyle bir sözü ağzına alma, o senin evladın, deyince
Ümmi Mistah cevaben:
-Ey Aişe! Yaramı deşme, ortalıkta dolaşan dedikodulara alet olanlardan biride benim oğlum, hatta senin hakkında zina iftirasında bulunanlardan..
Hz.Aişe hakkında işittiği bu haberle sarsıldı..
Yıllardır geçimi Hz.Ebubekir tarafından sağlanan Mistah’a bundan böyle yardım edilmeyecekti.
Bu konuda vahiy gelmemesi üzerine Rasul-ü Kibriya Efendimiz(s.a.v) gerek hanımlarından, gerekse Hz.Ömer’le fikir alışverişinde bulundu, Hepsi kötü zanda bulunmadılar, Özellikle Hz.Ömer’in;
-Ya Rasulüllah! Seni aldatacak bir kadını Allah-ü Teala sana nikah edeceğini mi sanıyorsun? Bu bir iftiradır sözleri yüreklere su serpti.
Efendimiz(s.a.v) Aişe’nin yanına vardığında ağlıyordu, Ona:
-Ey Aişe! Allahtan kork, eğer bir fenalık işledi isen tevbe et, dedi.
Aişe validemiz:
- Vallahi o dediğin şeyden Allah’a tevbe edecek değilim, Çünkü böyle yapmakla o suçu kabül etmiş olacağım. Ama ben Yusuf’un dediği; ‘Bana düşen güzel bir sabırdır yardım istenilende Allah’dır’ sözlerini diyeceğim
Hz. Aişe sözlerini bitirir bitirmez, akabinde Rasulullah’ı vahiy hali sardı:
-Müjdeler olsun Ey Aişe! Allah senin tertemiz olduğunu bildirdi,
Allah Rasulü Aişe validemizi rahatlatacak sözlerinin ardından mescide girip ayetleri ashabına okudu:
-O uydurma haberi size getirenler içinizden bir cemaattır. Siz bu iftirayı hakkınızda kötü bir şey sanmayın. Doğrusu o sizin hakkınızda hayırlıdır.. Bu iftirayı yapanlar dört şahit getirmeli değilmiydi? Mademki onlar bu şahitleri getiremediler, o halde Allah yanında yalancı kimselerdir… Onu duyduğunuz zaman.. sübhaneke haza bühtanün azim demeniz lazım gelmez miydi?... Ancak O Allah dır ki dilediğinizi temize çıkarır. Allah herşeyi işitendir, bilendir’(Nur suresi 11-21)
Bu inen ayetlerin gereği olarak Hasan b. Sabit ve Mistah b. Esase iftira cezası olarak seksener değnek vurulmak suretiyle cezalandırıldılar. Bu iftirayı esas yayan iftira cezası gereği İbni Selül’de hakeza cezaya tabi oldu ve ilelebet şahitlikte yapamıyacaktı bundan böyle .
Hasan b. Sabit ve Mistah’da pişman olmuştu. Rasülüllah(s.a.v) gelen vahiyle Hz. Ebubekir’i buldu veAllah’ın emrini iletti:
İçinizden fazilet ve servet sahibi olanlar akrabasına , yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere yardım etmemek üzere yemin etmeyenler affetsinler, hoşgörü ile karşılasınlar..’(Nur-22)
Böylece Hz. Ebubekir Mistah’ı birdaha aile içine almayacağına dair yapmış olduğu yemini için Allahtan af dileyerek yemini bozup, Mistah artık aile sofrasında yerini alma saadetine ermiş olacaktı..
Kur’anı Mucizül Beyan’ın açıklığa kavuşturduğu mesele aydınlanarak hem Hz.Aişe hem de Safvan huzura kavuşarak rahata erdiler.