Hosgoru 2

Öfke toplumu haline geldik, patlamaya hazır bomba gibiyiz. Toplumda meydana gelen olaylara bir bakın, sebeplerini inceleyin, nedenlerini irdeleyin, “Ceviz kabuğunu doldurmayacak” meselelerdir.
İnsanın yaratılışında bulunan hisler, duygular, arzular, zaaflar iyi tanınıp kontrol edilirse faydalı hale gelir.Öfke böyledir. Öfke bizim bazı şeylere, düşmanlara karşı koymamızı sağlar. Eğer öfke duymasaydık, tamamen ezilip yok oluncaya kadar devamlı olarak çiğnenip geçilirdik. Ancak öfke sayesinde hayatta kalabiliriz. Vücudun muhafazası ve devamı için verilen üç temel duygudan biri şehvet, biri öfke diğeri ise akıldır. Şehvet vücuda yararlı olan şeyleri cezp eder; öfke, zararlı olan şeyleri defeder. Akıl ise, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır.[ibni Cevzi, Telbisu iblis,23.Gazali, İhya,3/53]

Öfke tefrit, ifrat ve vasıt olmak üzere üçe ayrılır. Her şeyden korkma şeklinde olan tefrit mertebesine, cebanet (korkaklık) denilip, din namus gibi yüksek değerlerin çiğnenmesine vesile olduğundan İslam’da korkaklık kötü olarak kabul edilerek, sahibi hamiyetsiz ve kişiliksiz olarak mütalaa edilmektedir. Meşru hakların savunulmasında kahramanlık kabul edilen şecaat, hiçbir şeyden korkmamak şeklinde ifrat mertebesine ise, tehevvür denilmektedir.[Gazali, age, 3/53. Said Nursi İşaratül İcaz, 23-24.]

İfrat mertebesi yani tehevvür (hiddet, aşırı öfke) insanda mevcut olan şuuru yok etmekte ve kontrolü kaybettirmektedir.
Kim arabasının frenlerini söküp yola çıkar? Öfke hali böyledir işte. İnsanın, kendisini dengede ve güvende tutan bütün duygularını iptal etmesidir öfke. Artık neler olabileceğini kimse tahmin edemez. Onun için daima kendimizde olmalıyız, öfkemize hakim olmalıyız.
Her şeyin anahtarı sabırdır. Civciv, yumurtalar kuluçkaya yatırılarak elde edilir, kırılarak değil. Öyleyse acele edip öfkelenmemelidir.

Gazap, (öfke, kızgınlık) ruhsal bir durumdur. İnsanın heyecanlanmasına, sözlü ya da fiili taşkınlık yapmasına yol açar.
Öfkeli kimselerde şuurda bunalım olduğu gibi organizmada da şiddetli bunalımlar ve değişmeler görülür. Yüz kızarır, nefes sıklaşır, kaşlar çatılır, yumruklar ve dişler sıkılır, tükürük bezlerinin salgıları artar ki “Öfkeden ağzı köpürdü.” sözü buradan gelir. Öfke, deprem gibidir. Hem vücudu çökertir, hem de ruhu hasta eder. Depremin birkaç saniyede yaptığı tahribat aylarca onarılamadığı gibi, kısa bir süre öfkelenmenin vücudumuzda ve ruhumuzdaki olumsuz etkisi ve sarsıntısı da uzun süre devam eder. Öfke sinirlerimizi gerer, tansiyonumuzu yükseltir, bizi deliye döndürür. Beyin kanamasına, ölüme kadar götürür. Bazen öfkelenip bir sözle kırdığımız bir kalbi, bin sözle tamir edemeyiz.
Öfke, kötülüklerin anahtarı, krizlerin, büyük tehlikelerin davetçisidir.

ÖFKENİN SEBEPLERİ

Öfke sebepsiz yere oluşmaz. Bilakis insanı duyarlı, çabuk etkilenen biri haline getiren birtakım etkenlerden ve sebeplerden kaynaklanır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
1- Öfkenin sebebi, sağlıksal bir bozulma olabilir. Genel sağlığın bozulması veya sinir sisteminin zayıflaması gibi. Bu durum kişinin çabuk öfkelenmesine neden olur.
2- Öfkenin kaynağı psikolojik olabilir. Akli dengenin bozulması, aşırı bencillik veya küçüklük kompleksi ya da eksiklik duygusu gibi. Bu tür psikolojik sorunlar insanın çabuk paniklemesine, öfkesinin kabarmasına neden olur.
3- Öfkenin kaynağı ahlaki bir sorun da olabilir. Kötülüğü, çabuk heyecanlanmayı alışkanlık haline getirmek gibi. Bu durum öfkenin bir karakter haline gelmesine yol açar.
Sinirlilik bir çeşit ruh hastalığıdır.
“Onlar (takva sahipleri), bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar. Öfkelerini yenerler, insanları bağışlarlar. Allah iyilikte bulunanları sever.” ( Ali İmran, 134)
Anlatıldığına göre, Hz. Hasan (r.a.), misafirleriyle sofradayken, hizmetçisi gelip yanında durmuş. Derken, elindeki yemek tabağı devrilmiş ve içerisinde ne varsa Hz.Hasan’ın üstüne dökülmüş. Bunun üzerine hizmetçi: “...Öfkelerini yenerler ve bağışlarlar...” ayetini okumuş. Bunun üzerine Hz.Hasan, “Seni affettim.” demiş. Hizmetçi ayetin geri kalan: “... Allah, iyilikte bulunanları sever.” kısmını okumuş. Bunun üzerine Hz.Hasan: “Allah rızası için sen hürsün.” demiştir.[Bursevi, Ruhul-Beyan Tefsiri, 2/83-84.]

Şanı Yüce Allah, kızgınlık esnasında bağışlayan kimseleri övgü ile zikredip: “Ve onlar kızdıkları zaman bağışlayanlardır.” ( Şuara, 37) diye buyurmaktadır. Öfkelerini yenen kimseleri de “insanları bağışlarlar” buyruğu ile övmektedir. Ayrıca bu hususta iyilik yapanları sevdiğini de bildirmektedir.
Öfkeyi yenmek, insanları affetmek, kızgınlık esnasında kişinin kendisine hakim olması hakkında birtakım hadis-i şerifler varid olmuştur. Şüphesiz ki bu, en büyük ibadetlerden ve nefse karşı cihad türündendir.[Kurtubi, El-Camiu li Ahkamil-Kur’an, 4/379.]
Hz.Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Pehlivanlar pehlivanı şiddetle öfkelendiğinde, yüzü kıpkırmızı kesildiğinde ve tüyleri diken diken olduğunda öfkesini yenendir.” [Ahmed, a.g.e., 5/367; Münavi, Feyzul-Kadir, 4/238 (5150)]

“Bir kul Allah katında, Allah rızası için yuttuğu bir öfkeden daha faziletli bir şey yutmamıştır.” [İbni Mace, Zühd, 18; Ahmed, a.g.e., 1/327, 2/128]
“Öfkelendiğinde öfkesine hakim olan halim kişi, dünyada da efendidir, ahirette de efendidir.” [Münavi, a.g.e., 3/417 (3831); Hindi, Kenzul-Ummal, H.No: 5810]
“Şunu da iyi bilin ki, kuşkusuz Ademoğulları farklı yaratılmışlardır. Bir kısmı geç kızar, öfkesi çabuk geçer, bir kısmı çabuk kızar, çabuk döner. İşte böyledir. İçlerinden bir bölümü de çabuk kızar, geç döner. Onların en iyisi geç kızıp öfkesi çabuk geçendir. En kötüsü de, çabuk kızıp geç dönendir. Öfke, Ademoğlunun kalbinde bir kordur. Öfkelenen kişinin gözünün dönmesi, şah damarının kabarmasını görmediniz mi? Kim kendisinde bunlardan birini sezerse, otursun, öfkesi geçer.”[Münziri, Et-Terğib vet-Terhib, 3/448]
İbni Abbas (r.a.):
“Sen kötülüğü en güzel davranışla sav (geçiştir.)” (Fussilet, 34) ayetinin tefsirinde bu davranışı şöyle açıklamıştır:
“- Kızgınlık anında sabretmek, kötülüğü affetmek; (mü’minler) bunları yaptıklarında, Allah onları düşmanlarına karşı korur ve düşmanları onlara boyun eğer.”[Münziri, a.g.e., 3/448-449]
“Gereğini yapmaya gücü yettiği halde öfkesini yutan kimsenin kalbini Allah güven ve imanla doldurur.”[Münavi, a.g.e., 6/217 (8997); Suyuti, Dürrül-Mensur, 2/73]
“Öfkesini tutanın Allah kusurunu örter.”[Heysemi, Mecmauz-Zevaid, 8/191; Münavi, a.g.e., 6/217; Münziri, a.g.e., 3/5]
“Kendisine öfkeli davranıldığı halde hilim (yumuşaklık, olgunluk) gösteren için Allah’ın sevgisi vacip olur.” Öfkeyi yenmek, onu yutmak, sebebini göğüslemek Allah’tan korkarak öfke anında sabretmektir.Münavi, a.g.e., 6/361 (9615)]

Öfkelenmemek veya öfkeyi yenmek için neler yapılmalıdır?
1-Öncelikle öfkelenmemeye çalışmalıyız. Çünkü öfke, düşünmeyi önler, akl-ı selimi ortadan kaldırır ve insanı insanlıktan çıkarır. Öfkenin getirdiği zararlar düşünülmeli, baştan tedbirli olunmalıdır. Öfkeyi doğuran sebeplerden uzak durulmalıdır. Keskin sirke küpüne zarar verir.
Bir adam Rasülullah (s.a.v.)’e:
- “Bana öğüt ver!” dedi. Rasülullah (s.a.v.) da:
“Öfkelenme!” buyurdu. Adam, “Rasülullah (s.a.v.)’in sözünü düşündüm, bütün kötülüklerin başının öfkelenmek olduğunu anladım, dedi.”[Münziri, a.g.e., 3/445]
2- Euzu-besmele çekmeli: “Kişi öfkelendiğinde ‘Allah’a sığınırım.’ derse öfkesi gider.”[Münavi, a.g.e., 1/408 (770)]
“İki kişi Rasülullah (s.a.v.)’in yanında birbirlerine çıkıştılar. Birisinin öfkelenmeye, yüzü kızarmaya ve sinirleri kabarmaya başladı. Rasülullah (s.a.v.) ona baktı ve şöyle dedi:
“Ben bir söz biliyorum, onu söyleyenin öfkesi gider. O da: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.” sözüdür.”[Münziri, a.g.e., 3/450; Tirmizi, Daavat, 53; Ebu Davud, Edeb, 4 (4785)]
3- Susmalıdır. “Biriniz kızdığında sussun.”[Buhari, Cihad, 164; Meğazi, 60, Edeb, 80, Ahkam, 22; Müslim, Cihad, 71; Ebu Davud, Edeb,17; Ahmed, a.g.e., 1/229, 3/131,209, 4/399,412,417]
4- “Tebdili mekanda hayır vardır.” denilir. İşte Rasülullah’ın tavsiyesi:
“Sizden biriniz ayakta iken öfkelenirse otursun, öfkesi geçerse ne âlâ, öfkesi geçmezse yatsın.”[Ahmed, a.g.e., 5/152; Münziri, a.g.e., 3/450]
5- Abdest almalıdır.
“Öfke şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş ancak suyla söndürülür. Öyle ise biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.”[Ahmed, a.g.e., 4/226; Münziri, a.g.e., 3/451-452; Ebu Davud, Edeb, 4 (4782)]
6- Namaza durulmalıdır.
“Her türlü öfke ve ağız kavgasının ilacı, iki rekat namazdır.”[Münavi, a.g.e., 3/266 (3355).]
Atalarımız: “Öfkede akıl olmaz.” demişler. Kimse deli durumuna düşmemelidir. Olgun olmalı, soğukkanlılığını kaybetmemelidir. Cahiller her esen rüzgarla çatışmaya kalkarlar. Hiddet yerine hilim seçilmelidir. Sakin olmalı, serin kanlılığı korumalıdır.
Öfkelenilmesi ve kızılması gerekenlere elbette kızılmalıdır. Zira Allah düşmanlarına kızmayanları Allah cehennem ateşiyle kızdıracaktır. Öfkemiz ve kinimiz birbirimize karşı değil, Allah düşmanlarına karşı olmalıdır.
Nefis mücadelesi, düşmanla yapılacak mücadeleden zordur. Öfkelenmek müslümanları birbirine düşürür, parçalar, kişiyi pek çok zararlara sokar. Kızacaksak, İslam düşmanları ve kendi kusurlarımız yeter!
Gerçek pehlivan, öfkesini yenen ve nefsine hakim olandır. İslam dini, nefse hakim olmayı, öfkeyi yenmeyi bir cihad olarak görmüştür. Öfke gibi nefsin galeyana gelip, engel tanımaz bir nitelik kazandığı öfkeyi yenip, nefse hakim olmak, kuvvetli bir insanı güreşte yenmekten daha zordur. İşte gerçek yiğit, gerçek pehlivan, öfkesini yenen ve nefsine hakim olandır.

DEVAM EDECEK

Kategoriler: