PİRİ REİS VE DÜNYA HARİTASI

PİRİ REİS VE DÜNYA HARİTASI
ALPEREN GÜRBÜZER

Maalesef yeterince Osmanlı’yı tanımıyoruz. Tanısaydık tarihi döneminde ortaya koyduğu bilgilerin bugünkü bilgilere çok yakın ya da hemen hemen aynı olduğunu görebilirdik. Eğer Osmanlı böyle olmasaydı Osmanlı mucizesi dediğimiz olayda gerçekleşemezdi. Şimdi ki genç kuşağımız Piri Resi’in haritalarından haberdar oldu olmasına da ama, uzaydan gelenler yapmışlardır şeklinde öğrendiler sanki. Yani Osmanlı göz ardı edildi hep. Colombos’un Haritasında içerdiği sanılan Piri Reis’in 1513 ‘de çizdiği haritası her ne olduysa ortadan kayboldu ve çok sonraları parçalanmış halde bulundu.
Piri Reis, Amcası Kemal Reis ve amcasının kölesi Radrigo ile birlikte bugünkü Amerika kıtasına gittiklerini, kölenin Colombus’la da buralara geldiğini belirtir. Bir tarihçi; Colombus’un buralara geliş gayesinin Amerikadan getirilecek altınlarla haçlı seferlerine finansman kaynak elde etmek olduğunu vurgular. Hatta öyle ki; Colombus kıtaya ilkdefa ayak bastığı zaman Hindistan’a geldiğini sanıyormuş. İşte bu noktada Christopher Colombus‘un Amerika’ya yaptığı seferler sonucunda buraların haritası çizildi. Fakat daha sonraları çizilen harita kayboldu.
Colombus’dan sonra ise kıtaya dört kez ayak basan isim; Amerika Vespuccidir.. Vespucci gördüğü kıtaya Yenidünya anlamına gelen Mundus Novus adını verdi. Bugün Amerikaya Vespucci’nin adını veren bir Alman haritacı Martin Waldsee Müller’dir. Ancak Müller oradakilere bir türlü bu ismi kabüllendirememiş. Çünkü Amerikan ihtilalcileri kendi ülkelerini Birleşmiş Müstemlekeler (UNİTOD COLONİES) olarak isimlendirmişlerdi, ama karşıt grupların ‘Kuzey Amerika Birleşik Devletleri’ tanımları daha ağır basmış ve daha sonraları da Tom Paina bu tanımlamadan sadece Kuzey kelimesini çıkararak ABD adının yerleşmesini başardı. Bugün de hala kullanılan isim ABD’dir. Kelimenin tam anlamıyla Colombos’un Antilya’sı, Vespucci’nin Mundus Novus’u, Martin Waldsee Müllerin Amerikası derken, Tom Paine ile ABD oluyor.
Hâsılı özetle; Piri Reis önceleri korsanlık yaparmış, O Kitab-ı Bahriye adlı eserinde; Colombus’un çizdiği haritayı esir aldıkları bir denizci sayesinde ele geçirdiğini, bu haritadan yararlanarak bir dünya haritası çizdiğini anlatır. Piri Resin hatıralarından anladığımız kadarıyla bu kıtalara Amerika denilmeden önce Antilya denilmekte idi. Osmanlı Padişahı 2. Bayezid’in daveti sonucu korsanlığı bırakıp, Osmanlı’nın hizmetine amade oldu. Amcası Kemal Reis’in ölümü üzerine 1513 yılında dünya haritasını Yavuz Sultan Selim’e sunar. 1526 yılında ise Meşhur eseri Kitab-ı Bahriye’sini ve 1528 ‘de de kuzey Amerika Haritasını tamamlayıp Kanuni Sultan Süleyman’a takdim ederek büyük takdir topladı. Piri Reisi’in Osmanlı donanmasında en son görevi Mısır kaptanlığıdır. Fakat birtakım nedenlerden dolayı, hizmette kusuru olduğu gerekçesiyle idam edilmiştir.
O tarihten sonra Topkapı Sarayı müze haline getirilirken, Müze Müdürü Topkapı Sarayında saklı bulunan deve derisine işlenmiş tomarı aldı, açtı, baktı ve sağ yanından kopmuş Piri Reis’in haritasını hayretler içinde incelemeye koyuldu, ama işin içinden çıkılamadı. Çünkü, biz Osmanlı’yı yeterince tanıyamamıştık ki, daha doğrusu bilemiyoruz ki… Piri Reisin ilk haritasının kayıp parçalarının aranması sırasında bu sefer, ceylan derisine işlenmiş ikinci bir harita daha bulundu. Belli ki Piri Reis ikinci haritayı güncelleştirmiş ve birincisindan daha gerçeğe yakın olarak, bu haritada Amerika kıyılarının daha isabetli çizilmesi sözkonusudur. Orada yaşayan hayvanlardan yetişen bitkilere kadar birtakım bilgiler var haritada güneyi ve kuzeyi ile Amerika kıtası var. Hatta bir iddiaya göre Antartika kıtası ve onun üzerindeki dağlar da var.
Velhasıl; Dünya haritasını es geçip Piri Reis’siz değerlendirmekle Osmanlı’nın böyle bir bilgiyi ortaya koyabilecek düzeyini ve teknik seviyesini gizlemek anlamına gelir ki, bu durum tarihimizle yüzleşmekten kaçınmak anlamına gelir.