SULTANÜL MÜSLÜMİN TUĞRUL BEY

SULTANÜL MÜSLÜMİN TUĞRUL BEY

ALPEREN GÜRBÜZER

Kardeşi Çağrı Bey’in Tuğrul Bey’i Selçuklu Sultanı ilan etmesinin ardından, Tuğrul Bey Bizansı hedef alarak Erzurum ve civarındaki Gürcü, Ermeni yerleşim merkezlerini kontrolüne almayı başarır da. Böylece Bizans ilk mağlubiyetini tatmış oldu. Sultanü’l Müslimin Tuğrul Bey, sadece Selçuklu’nun değil tüm Müslümanların Sultanı olmanın bilinciyle sınırlarını Ceyhun’dan Fırat’a kadar genişlettiği gibi Bizans hâkimiyeti altında bulunan Anadolu üzerine üst üste yaptığı akınlarla Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi yolunda ilk kapının aralanmasını gerçekleştirebilen ilk liderdir.
Tuğrul Bey 23 Mayıs 1040 Dandanakan meydan muharebesi günlerinde ordusuyla birlikte Hamedana girerken Piri fani Baba Tahir ve Baba Cafer ile karşılaşır karşılaşmaz hemen edebe geçer ve elini öper. Baba Tahir kendisine:
—Ey Türk! Allah’ın halkına ne yapmak istiyorsun diye sorar.
Tuğrul Bey cevaben:
—Ne emir buyurursanız onu yapmaya emadeyim der.
Baba Tahir:
—O halde Allah’ın emrini yap diye tavsiyede bulunur, dahası Tuğrul Beyin elini tutar ve abdest aldığı ibriğinin kapağını çıkarıp parmağına takarak derki:
—Bunun gibi dünya ülkelerini senin eline koydum, adalet üzre ol diye dua da bulunur
Bunun yanı sıra ordusunu ve kendisini ilerinin parlak haberini müjdeleyerek ardından uğurlayıverdi onu.
Meşhur Şair Fahreddin Curcani; Sultan Tuğrul Bey şarktan güneş gibi doğup Turan’dan İran’a geldi. Yüzbin askeri ile hareket edince hükümdarlar şeytanın Allahdan firari gibi kaçtıkları gibi Arslan Han, Tatar Hükümdarı ve Rum Kayseri elçileri ile büyük harac ve hediyeler gönderirlerdi.. (Bkz.3a-Visu Ramim 1959.S.7–11) der.
Sultan Tuğrul, devletini kuvvetlendirip Anadolu yolunu açan seferini tamamladıktan sonra, Abbasi Halifesinin yardım istemesi üzerine (Hilafeti Şii Büveyhililerin elinden ve Rafiziler’in şerlerinden kurtarmak amacıyla) 1055 yılında işgal altındaki Bağdatta Şii Büveyhililer’in (Fatımı) saldırılarına son verir. Böylece Şii Büveyhililere esir olan sünni halifelik bu sayede kurtulabilmiştir. Bu seferle Sünni halifelik kurulmuş, derken Tuğrul Bey’in bu jesti karşısında halife mektubunda; O’nu doğu ve batı’nın hükümdarı ilan eder. Hatta onu İslam’ın dirilticisi, Sultanü’l Müslümin (Müslümanların Sultanı) ve Kasım Emir’ül Müminin (Halifenin ortağı) unvanlarına layık görülmesini sağladı. Dünya Hakanı ilan edilmek aynı zamanda Tuğrul Bey’in şahsında Türklere büyük bir itibar kazandırır da. Bu olayla birlikte Hakanlarımız ‘İslam’ın hadimi’ (İslam’ın hizmetkârı) olarak gördüler kendilerini hep. Nitekim XI. yüzyılda İslam dünyasının lideri Tuğrul Bey’dir. Aynı zamanda Tuğrul Bey Büveyhililer’in hâkimiyetine son vermesinin ardından Bağdatta halifenin kızı ile evlenme şerefine de nail olur.
Nakledilen bir hadisi Şerife göre;
“Horasanda Arap olmayan güzel yüzlü Hâkim bir insan zuhur edecek, onun adıda benimki gibi Muhammed olacak ve Büveyhililerin tahakkümüne son verecektir.
Horasanda büyük Dervazata değin fetihler yapacak karşısında tek bir silahlı kalıncaya kadar kılıcı bırakmayacak, İran, Irak ve Mekke hutbelerinde adı okunacaktır” övgüsünde bulunmuştur o Yüce Peygamberimiz.. Hakeza hadiste geçen ifadenin Selçuklu Sultanı Tuğrul Beye uygun olduğu gözlerden kaçmıyordu. Zira devletini Horasanda kurması, bahis mevzu ülkelere hâkim olması, hakeza İslam-ı Muhammed adını taşıması ve nihayet Büveyhilileri ortadan kaldırması gibi unsurlar ister istemez ona işarettir.
Türkler İslamiyet’ten önce tamamen yerleşik sayılmazlardı, fakat Anadolu’ya yönelmeye başladıkları andan itibaren vatanlaşma yolunda önemli mesafeler kat etmişlerdir. İşte bu noktada Selçuklu coğrafyasının yerleşik hayata geçmesinde Tuğrul Bey’in çok büyük bir pay sahibi olduğu inkâr edilemez. Çünkü Tuğrul Bey yabancı topraklarda dağınık halde yaşayan göçebe toplulukları biraraya getirerek muhteşem bir imparatorluk kurmayı başaran bir Başbuğ. Onun bu toparlayıcı özelliğinden dolayı Müslümanların nezdinde Sultanül Müslimin olarak karşılık buluyordu. Bu durum elbette ki toplum nezdinde güven kazanmasına ve itibar görmesine yol açıyordu.
Tuğrul Bey’in Yerleşik hayata geçmesinin en belirgin ispatı şu sözlerinde gizli:
“ Kendime ev (saray ) yapıpda yanında camii inşa etmezsem Allah’tan utanırım”
İşte Müslümanların Hakanı İslam’a çok büyük hizmetlerle damgasını vurarak, arkasında maddi ve manevi unutulmayacak eserler bırakarak dar-ı bekaya böyle irtihal etti. Tuğrul Bey’in oğlu olmadığı için yerine Selçuklu Sultanı olarak Çağrı bey’in oğlu Alparslan geçer böylece.