NİŞANLILIK VE NİKAH
NİŞANLILIK VE NİKAH
ALPEREN GÜRBÜZER
Nişanlanma nikahın başlangıcı olup icab(teklif) ve kabül özelliği içermez. Bu yüzden nişanlanan bir kadın başka biri ile evlenebilir. Nişanlık safhasında verilmiş mihir varsa, sonradan zayi olmuş olsa bile iade edilir. Ancak hediye amaçlı bir miktar eşya verilmiş olup, sonradan eşya elinden çıkmışsa geri alamaz.
Nişanlayan; seni eş olarak alıyorum nişanlananda kendimi sana eş yaptım dese nikah akdedilmiş olur.
Nişanlayan; eş alacağım seni, nişanlananda kendimi sana eş yaptım dese, erkeğin icabı vaat niteliğinde olması dolayısıyla nikah gerçekleşmiş olmaz.
Nikahta erkek tarafından denklik aranmasında fayda var. Denklik gerek nesep bakımdan, gerek Müslüman olması bakımdan, gerek dindarlık yönünden, gerek hürriyet açısından ve gerekse mal ve meslek bakımdan araştırılır. Mesela düşük seviyede mesleğe sahip bir erkeğin gözde meslek sahiplerinin kızı ile evlenmesi denk sayılmaz. Çünkü insanlar makam, mevki, meslek ve ticaretleriyle övünürler, düşük değer meslekleri icra edenler mesleğini anmaktan imtina ederler. Denklikte velilerin hakkı olduğu gibi kadınlarında hakları vardır. Derler ya her şey dengi dengine.. Ömür boyu mutluluk için denklik araştırması yapmak, son pişmanlık fayda vermez sözünün gereği için şart. Bir kimse evlilik öncesi bir nesle mensup olduğunu söyleyip de evlilik sonrası tamtersi durum ortaya çıkarsa; eğer nesebi kendisinin daha önce ikrar ettiği nesebden üstün ise ne kadının ne de velisinin itiraz hakkı olamaz. Eğer nesebi o neslin altında ise itiraz hakkı doğar. Denklik konusuna muhalif olan görüşlere göre; İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir hadisi ile Müslümanlar kardeştir, üstünlük takva yönündedir hadisini delil gösterirler. Aynı zamanda bir zamanlar köle olan Hz. Bilali Habeş’in evliliğini… Fakat bu evlik Peygamberimizin talimatı dairesinde olup, Bilal-i Habeşi’ye özel durum, geneli bağlamaz. Köle ve cariyelerin nikahı efendilerin iznine tabiii olarak kıyılır.
‘İnsanların eşit olması’ ibaresine gelince, burada bahsedilen eşitlik ahiret eşitliği ile ilgilidir, Allahın huzurunda mevkisine, makamına, şusuna, busuna bakılmaz herkes eşit muamele görür, ölçü ameldir, bu yüzden dünyevi eşitlik sözkonusu olamaz. Çünkü Rabbül Alemin kimimizi kimimize göre farklı meşreblere ve mesleklere göre yaratmış, Ki bu farklılıklar olmasaydı dünyada düzeni kalmazdı. Erkek kendisinden düşük bir kadınla evlenmekten çekinmeyebilir, ama kadın için öyle değil. Kadınlar genelde kendilerinden düşük seviyelerde biri ile evlenmekten hoşlanmazlar, hatta denk olmayan erkeklerle ilişkide bulunmaktan tiksinti duyarlar bile. Dolayısıyla İmamı Azam denkliği araştırmanın hak olduğunu beyan eder.
Nişanlayanın nişanlama hususunda vekil kıldığı kişi; müvekkilim adına seni eş yaptım dese nikah geçerlidir. Vekilin akıllı ve mümeyyiz olması şarttır. Hür ve akıllı yetişkin bir kız nasıl ki kendi malından dilediği gibi tasarrufa sahipse, velisinin iznini almadan kendi kendine yaptığı nikah sahihtir. Şafiiler izin almayı şart koşarlar. Vekil müvekkilin evlilik hususundaki talimatına aykırı hareket edemez, aksi takdirde nikah geçersizdir. Vekil kendisine söylenen mihir eksiğine evlendirirse müvekkil tercih hakkına sahip olur, dilerse emsal mihir talep eder dilerse nikahı red eder. Bir kadın vekiline; birine beni nikahla diye yetki verse, vekil o kadını kendisine, babasına, oğluna nikahlayamaz, nikahlarsa caiz olmaz. Nikahda elçi göndermekde caizdir. Elçi şahitler huzurunda sözünü aktarmakla nikah akdedilmiş olur. Evlilik öncesi nişanlıların birbirini görmesi caizdir.
Nikah’ın Şer’i hükmü şahısların konumuna göre değişebiliyor. Erkeğin kadınlara karşı aşırı zaafı varsa nikah o şahıs için farizedir, terk etmekle günahkar olur. Nikah sünnet amaçlı olunca sünneti müekkede, sırf şehvet duygularını gidermek amacına yönelik ise mübahlık kazanır. Kadına eza ve cefa vereceğinden emin olunan bir erkeğin nikahı harama yakın mekruh kapsamına girer.
Nikahın tersi; gayri meşru ilişkiler olarak nitelenir ki, karakterli bir erkek için bu tür ilişkiler tiksindiricidir, hem de neseplerin karışması gibi birçok olumsuzlukları doğuracağından hem kadın için felaket, hem de toplum için. Hülasa-i kelam nikah sünnettir. Rasulü Kibriya; Ey Ümmetim evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet günü diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar ederim diye beyan buyurmuştur.
Şahidsiz olarak nikah akdi fasiddir. Nikahta velayet geçerlidir. Nikahta velayete sahip sırasıyla; Furu(oğullar), usul(babalar yanidedeler), babanın parçaları, dedenin parçaları , kişinin kendine sahip olanlar, azat edilmiş köleler ve cariyelerin efendileri, birinci derecede olmayan bir kısım yakınlar, devlet başkan ile onun vekilleri olan hakimler.
Yetişkin dulun sükutu rıza değildir.
Nikah için meclis birliği şart yani bir mekanda toplu bulunulması gerekir. Yürürken bir binek üzerinde (at gibi) nikah gerçekleşmez ama, gemi bundan istisna. Çünkü gemi mekan hükmünde.
Bir kadın; kendimi 1000 TL ile evlendirdim deyip daha kabül bulunmadan 2000TL ile evlendirdim dese birinci icabı batıl ikincisi geçerlidir. Bir kimse şu kadar meblağ mihirle kadını nikahlasa nikah sahih, şart muteberdir.
Bir erkek; şahitler huzurunda ben seni nikah ettim, kadında evet dese aralarında nikah kıyılmış olur. Akid anında en az iki erkek şahid, ya da bir erkek iki kadın şahit şart. İki şahit bulunmaksızın yapılan nikah gizil nikahtan sayılır ki daha sonraki yapılacak duyuru yetmez. Şu bir gerçek ki nikahın aleni olması menduptur. Şahitlerin mutlaka bulunması şarttır. Gerek akit anında gerekse cinsel birleşmeden önce şahitler bulunmalarsa nikah feshedilirek bir talak-ı bain gerçekleşir. Sonra iki taraf isteğe bağlı olarak usulen nikahı yenileyebilir.. Kadına cinsel manada yaklaşma olmasa da nikah akdi nesebi belirler. Çünkü nesebin isbatının görünür sebebi nikahdır. Cinsel yaklaşım özel alana girer.
Dilsizlerin bilinen işaretleriyle nikahları sahihtir. Kekemelerin dilsizlerin, bunakların şahitlikleri ile nikah gerçekleşemez. İki sağır kişinin şahitliği nikaha manidir. Tarafların sözlerini işiten dilsizin ya da dili tutulmuşun şahitliği sahihtir. Nikah hususunda tarafların birinci ve ikinci derece yakınları da şahit olabilirler.
Yazışma suretiyle de nikah geçerlidir. Ancak yazının muhteviyatından bahsetmeden falanı eş yaptım dese nikah gerçekleşmez.
Mümeyyiz çocukların şahitler huzurunda nikahları velilerin izin vermesi durumunda geçerlidir. Çocukların velileri tarafından evlendirilmelerini cevazı hususunda müctehidler müttefiktirler. Şahitlerin adil olması menduptur. Müslüman kadının nikahında şahitlerin Müslüman olması şarttır. Bir Müslüman erkeğin zımmi birkadınla evliliğinde zımmilerin şahitliği yeterlidir.
Bir kimse nikahında bulundurduğu hanımının kardeşi, sütkardeşi, veya halası teyzesi gibi diğer mahremlerinden biriyle evlense nikahı fasiddir. Bir kimsenin kendi mahremlerinden biriyle evlenmeside fasiddir.
Aralarında haramlık bulunan(neseb,süt vs.) bulunan bir evlilik caiz değildir.
Bir kadın eşinin kayıp ya da ölü olarak haberini almakla iddeti sonunda evlenirse kayıp adam yada ölü sandığı eşi hayatta olduğu anlaşılırsa bu ikinci nikahı fasiddir.
Geçici nikah fasiddir. Bir ay müddetle şu kadar mihirle nikahladım , kadında evet dese nikah sahih olmaz. Geçici nikaha mut’a nikahı da denir ki, kesinlikle Peygamberimizden gelen mütevatir haberle haram olduğu icma ile sabittir.
Bir kimse kalbinden bir süre sonra boşayacağına niyet edipte nikahın şartlarına uygun evlense nikah sahihtir, niyete itibar edilmez, söz geçerli akçedir çünkü.
Bir kimse sadece gündüzleri beraber olmak kaydıyla evlense nikah caizdir, gündüz demekle süre belirlenmiş sayılmaz çünkü.
Bir müslümanın gayrimüslimle evlenmesi batıldır velevki sonradan müslümanda olsa. Çünkü nikahı batıl olan nikah akdini temize çıkarmaz. Rasulü Kibriya(s.a.v); Biz ehli kitabın kadınları ile evlenebiliriz fakat olar bizim kadınlar ile evlenemezler buyurmuştur.
Nikahı kıyanların her birinin işitme engeli olmaması gerekir. İcab ve kabül işleminde biri işitse diğeri işitmese yine nikah gerçekleşmiş olmaz.
Kadın kendimi şu kadar mihirle nikah ettim dese, erkekde nikahı kabül ettim, mihri kabül etmem dese nikah gerçekleşmez , ancak mihir lafını ağzına almadan nikahı kabül ederse nikah sahihtir. Evli kadın için mihir önceden belirlenmemişse emsal mihre hak kazanır. Peşin mihrini almış olan kadın erkeğinin evinde ikamete hak kazınır, böylece kocasının izni dahilinde dışarıya çıkabilir. Bir kimse bir kadını beldesinden çıkarmamak şartıyla nikahlasa nikah sahih, şart fasid olur.Bu şarta riayet etmeme durumunda emsal mihir gerektirir. Bir kadını her ay şu kadar para harcamak üzere nikahlasa nikah sahih, şart fasid olur. Boşama yetkisi elinde bulunan kadının nikahı kıyıldığında eğer erkek tarafından icap yapılmışsa nikah sahih, şart boş bulunur, ancak kadın tarafından yapılmışsa nikah caiz, şart geçerli olur.
Bir kimse şu odadaki kadını eş aldım deyip, o kadını kabül etse odada yanlızsa nikah caiz, ama yanında başkası varsa caiz değildir.
Bir kimse büyük kızını evlendirecek yerde icab anında küçük kızın ismini zikretse nikah küçük kız hakkında kıyılmış olur. Dolayısıyla boşama yetkisi kadına verilmiş olup, dilerse boşayabilir. Erkek; seni yarın nikahladım dese nikah gerçekleşmiş olmaz. Anlaşıldığı üzere nikahı iptal eden batıl şartlardır.
Bir Müslüman Mecusi ve putperest kadınla evlenemez. Bir Müslüman erkeğin semavi kitaba inananla nikahlanması caizdir.. Ancak zaruret olmadıkça evlenmemesi daha iyidir. Dinden çıkan kadınlarla nikahlanmak asla caiz değildir. Bir müslümanın ehli kitab hanımı Mecusiliğe girse nikahı fesh olur.