Zekat vermeyenleri ikaz eden Salebe olayi!..

Insanin gozunu, gonlunu mal hirsi burumeye gorsun, sonrasini hesap etmesi mumkun degildir artik. Iste bahsetmek istedigimiz Salebe olayi da bunun en ibretli ornegidir.

Medine halkindan Salebe aklina koymustu bir kere, mutlaka zengin olmak istiyordu. Ama bu istegi, hakkinda hayirli mi degil mi, onu hic dusunmuyor, ‘Hayirliysa ver ya Rab’ bile diyemiyordu. Tam uc defa Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) zengin olmasi icin dua istemis, hatta en sonunda da yemin ederek demisti ki:

- Seni hak peygamber olarak gonderen Allah’a yemin ederim ki, beni zengin ederse fakirin hakkini fazlasiyla verecegim, yoksullara yardimda bulunacagim. Yeter ki bana istedigim zenginligi versin.

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) her defasinda; “Sukrunu yaptigin az mal, sukrunu yapamadigin cok maldan hayirlidir, Salebe!” ikazinda bulunmussa da Salebe’yi zengin olmasi icin dua isteginden vazgecirmek mumkun olmamis, nihayet Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de istedigi duayi yaparak, “Salebe’yi istedigi mala kavustur ya Rab.” diye niyazda bulunmustu.

Koyun alan Salebe’nin surusu kisa zamanda oylesine cogaldi ki, mescidden cikmadigi icin cami kusu adi verilen Salebe, artik cumalara dahi gelemiyor, colde koyun surusunun pesinde kaybolup gidiyordu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) mescidde zaman zaman Salebe’yi soruyor:

- “Colde koyun surusunun ardindan ayrilamiyor!” denince de; “Yazik oldu Salebe’ye!” diyerek uzuntusunu acikliyordu.

Bu siralarda zekat ayeti geldi. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) servet sahiplerine memurlar gonderdi. Zekatlarini toplayip hazineye getirecekler, oradan da ihtiyac sahibi fakirlere dagitilacakti. Salebe’ye de memurlar gonderdi. Onu colde surusunun pesinde bulan zekat memurlari, gelen ayetin emri geregi olarak zenginlerin malinin kirkta birini zekat olarak toplayip goturmeye geldiklerini anlattilar...

Salebe, vaktiyle verdigi sozu unutmus gibi konustu:

- Mal benim, collerde bu sicaklarda surunerek dolasip kazanan benim. Size ne oluyor ki benden harac ister gibi koyunlarimin kirkta birini istiyorsunuz? Bu sizin yaptiginiz dupeduz harac istemektir! dedi.

Salebe’nin bu tutumunu duyan Rasulullah Hazretleri (sallallahu aleyhi ve sellem), bir daha tekrarladi hep soyledigi sozunu:

- Yazik oldu Salebe’ye. Keske mutlaka zengin olmayi istemese de hakkimda hayirlisi ne ise onu ver ya Rab, diyebilseydi...

Bu olay uzerine Tevbe Sûresi ayet 75 geldi:

- Munafiklardan bazilari da mal verip zengin ettigi takdirde Allah’a daha cok itaat edip fakir fukaraya daha fazla yardim yapacaklarini soylerler. Fakat Allah, onlara istedikleri serveti ihsan edince cimrilik edip verdikleri sozleri unuturlar...

Mealini arz ettigimiz ayetin Salebe’yi munafiklar sinifinda gosterdigini anlayan bir yakini hemen cole kostu ve zekatini vermedigi takdirde munafiklardan biri olarak damgalanip kalacagi ikazini yapti. Akrabasinin zorlamasi sonunda zekatini alip Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) getiren Salebe, yoksullarin hakkini getirdigini soyleyince Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), uzuntu ile; “Senin yardimini alamam artik Salebe!” mukabelesinde bulundu.

Bu dehsetli bir olaydi. Salebe’nin, zekat memurlarina, “Sizin yaptiginiz harac istemekten baska bir sey degildir.” manasina gelen sozleri Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) cok dokunmustu. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatindan sonra sirasiyla Hazret-i Ebu Bekr’e (radiyallahu anh) muracaat eden Salebe, Hazret-i Omer ve Hazret-i Osman’a (radiyallahu anhum) da muracaat etti ise de hepsinden de; “Rasulullah’in kabul etmedigini biz nasil kabul edebiliriz?” mukabelesiyle karsilasti.

Hazret-i Osman (radiyallahu anh) zamaninda olen Salebe’nin son anlarini yasadigi siralarda kulaklarina Rasulullah’in (sallallahu aleyhi ve sellem) tekrar ettigi ilk ikazlari yankilaniyordu:

- Sukrunu yaptigin az mal, sukrunu yapamadigin cok maldan hayirlidir Salebe!..

Ama is isten gecmisti artik. Bastan cami kusu diye bilinen Salebe artik zekati kabul edilmeyen zengin olarak gecmisti tarihe. Boylece zekatini vermekte nazlanan cimri zenginlere dehsetli bir ibret dersi veriliyordu bu olayla.

Ahmed Sahin-Zaman