S. MUHAMMED NURANİ HZ.LERİ

S. MUHAMMED NURANİ HZ. İLE MÜRŞİD-İ KAMİL, RABITA VE MUHAMMED RAŞİD HZ. HAKKINDA
ARAŞTIRMACI-YAZAR:ALPEREN GÜRBÜZER
Seyda Hz.lerinin vefatının ardından feyiz dergisinde yayınlanan Seyyid Muhammed Nurani(k.s)'la yapılan röportaja hep birlikte göz atalım. Bakın S.Muhammed Nurani Hz.leri ne diyor:

''Mürşid-i Kamillere bağlanmanın gerekliliği?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Mürşid-i Kamiller insanı Allah'a (c.c.) yönlendirirler. Bir mürşide bağlanmakla, Allah-u Teala'ya yönelmesine vesile olurlar. Beyazıd-ı Bestami Hz. ''Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır.'' buyuruyor. Allah Dostları, mürşid-i kamiller insanları Allah-u Teala'ya yapacakları kullukları, ibadetleri göstererek, Allah-u Teala'ya yönelmesine vesile olurlar.
Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki: ''Mahşerde ilk hesaba, sorguya çekileceklerden birisi şehit olanlardır, şehitlerdir. Ona sorulur;
''Sen ne yaptın benim için? ''
'' -Ya Rabbi senin rızan için kafirleri öldürdüm ve şehit oldum.'' der. Allah-u Teala buyurur ki; ''Yalan söylüyorsun, benim rızam için yapmadın, ne kadar şecaatli, ne kadar cesur desinler diye yaptın'' ve sürükleyerek cehenneme atarlar onu. İkinci sorguya çekilecek alimlere Allah-u Teala;
''Ne yaptınız benim için?'' Alimler cevap veriyorlar;
'' -Ya Rabbi, senin rızan için talebe yetiştirdik, tebliğler yaptık, ilmi yaymaya çalıştık.'' Allah-u Teala buyurur ki;
''Yalan söylüyorsunuz. Benim için değil, ne kadar alim, ne kadar bilgili desinler diye, isim için, nam için yaptınız. Benim rızam için yapmadınız.'' der ve onlar da sürüklenerek cehenneme atılırlar. Üçüncü şahıs geldiğinde, Allah-u Teala ona da;
''Benim için ne yaptın? '' diye sorar.
''Ya Rabbi, bana verdiğin maldan dağıttım fakir fukaraya. Hayır ve hasenata dağıttım'' diyor. Allah-u Teala;
'' -Yalan söylüyorsun, benim için yapmadın, ne kadar mert, ne kadar iyi insan desinlerdiye, isim için, nam için yaptın. Rızam için yapmadın, yalan söylüyorsun.'' buyurur ve o da cehenneme atılır. ''Allah rızası için değilse, dağlar kadar malını dağıtsa, hiçbir faydası yoktur. Hiçbir hayır, hiçbir sevap gelmez ona. Tarikattan önceki hal ve hareketler ve tarikata girdikten sonraki hareketler; nasıl ki zikir yapımaya başlanması, ibadetlerde fazlalaşma, kazalarını kılması, bu fiiler güzel birer delil değil mi, işaret değil mi?
Abdurahmani Taği Hz. (k.s.); ''Tarikat münkiri olanlardan, küfür kokusu da duyduk'' buyuruyor.
Efendim, bir kısım insanlar, rabıtayı reddediyorlar, Rabıta nedir, açıklar mısınız?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Burada kastedilen rabıta akşam ile yatsı arasındaki rabıta değildir. Her zaman, yürürken, otururken, onların yanında yürüyormuş gibi hatırlamak, tasavvur etmektir. Rabıta budur. Ali İmran Suresinin son ayetinde rabıtaya delil vardır.
Rabıtaya muhabbeti artarak, itaate ibadete yönlenmesi çok olanlardan daha güzel birşey mi olur!.. Böyle rabıta yapanlarda, Allah'a kulluğunun artmasından daha güzel ne olabilir!.. Seyda-i Tai Hz., halifesi olan Ş. Abdülgaffar ile birlikte, bir kaç tane molla daha Kıstak denilen yerde, bu zatlar, irşad için, millete tebliğ yapmak için, gittikleri yerde insanların hiçbiri tasavvuf ve tarikata girmiyor. Gelip sofilere soruyor, ne oldu? diye. Efendim, hiçbirisi intisap etmedi, tarikata girmedi diyorlar. Neler söylediniz millete diyor. Ayetler, hadisler, Resulullah Efendimiz'den sözler söyledik, etkilenmediler diyor. ''Vesilete'' ayetiyle mürşid-i kamiller, Sadatlar, Allah'ın evliyaları kastediliyor. Nasıl ki insan, bir mahkemede hakimin önüne çıkmak için bir avukata ihtiyaç duyar. Avukatın onu savunması gibi, Allah Dostları da bu şekilde, cemaatlerinin, kendilerine bağlananların avukatlığı için çalışırlar.
Efendim, vefatının sene-i devriyeleri nedeniyle bizlere, Muhammed Raşid Hz. nin (k.s.) ilminden, ahlakından, hatıralarınızdan bahseder misiniz?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Çok güzel olur. Hangi Sadat hakkında, böyle yazı hazırlasanız, iyi olur.
Onların hayatlarından bahsederseniz çok iyi olur. Bu alemin, o dergaha yönelip, kötü fiil ve hareketlerinden vazgeçip, iyiye güzele yönelmelerinden daha güzel örnek, daha güzel misal mi olur. Daha ibretli ne olsun. Bu kadar alem toplandı orada, bağlandı onlara. Allah'a (c.c.) yöneldiler, kötü fiil ve hareketlerinden vazgeçtiler. Bundan daha güzel ibret mi olur, bundan daha güzel ders mi olur?..
Müslümanlara mesajınız, nelere dikkat etmeliler? Ahiretlerini kurtarmak ve Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak için?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Allah'a (c.c.) yönelmeyi, emri bilmaruf, nehyi anil münkere dikkat etmelerini, çoluk çocuğunu ve aile efradını Allah'a (c.c.) ibadete, itaate yönlendirmelerini, tavsiye ediyorum. Arzumuz budur.

SEYYİD MUHAMMED NURANİ (K.S.) ile sohbet

Mürşid-i Kamil diye bilinen Allah dostlarından velilerden İslamı gerçek manada yaşama noktasındaki müslümanlara faydalarından biraz bahseder misiniz?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Millet günah deryasına dalıyor.. Bu günah deryasından da kendisini kurtarmak için de maneviyatları çok fazla olan Allah'ın büyük dostlarına gidiyorlar. Onlara gittikleri zaman fayda görüyorlar. Fayda görünce de orada büyük bir maneviyatın olduğunu hissederek oraya gidip gelmelerini arttırıyorlar. Yani bu büyük zatlar insanları cezbediyorlar, kendilerine çekiyor...
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz'in ruhaniyeti bu maneviyat gücü çok fazla olan zatların ekseri yanında bulunur. Bu büyük zatların manevi yardımıyla beraber, bu zatların Resulullah'a (s.a.v.) Cebrail'e (a.s.) kadar uzanan silsiledeki mürşidlerin de himmetleriyle, kapısına gelen insanlara yardımcı olurlar. Allah-u Teala Resulullah Efendimiz'in ve himmet edenlerin hatırına rahmetini mürşidlere gönderiyor, onlar da insanlara veriyor.
Evet, zahirde nasıl meclisler varsa, manevi meclisler de vardır, hazırdır. Pazartesi ve perşembe günü Hira mağarasında devamlı toplanırlar ve dünyanın nizamını konuşurlar. Zahiri meclislerde olduğu gibi onların da başkanı, reisi vardır. Muhiddin-ü Arabi Hz. diyor ki; ''Ben bu meclise gittiğim zaman meclistekiler kalkarak bana doğru geliyor. Bu meclistekilerin bir kısmı yaşayanlardan bir kısmı vefat edenlerden bir kısmı da meleklerdendir. Sağ olanların rengi sürekli değişiyor, vefat edenlerin rengi ise değişmiyor. Sağ olanların rengi her meclise geldiklerinde değişim gösteriyor. Melekler ise ben geldiğimde karşıdan ayakları yere değmeden geliyorlar.
Melekler niye geliyorlar denirse onlar da hayata henüz gelmemiş, doğmamış evliyaların yerine geliyor oturuyorlar. Vakti gelip de onlar gelip oturana kadar devam edecekler.
Bir kitapta okumuştum. Muhiddin Arabi manen bir yere gitmiş. 10 sene kadar meleklerin arasında kalmış ve melekler devamlı cezbe ve zikir halindelermiş. 10 sene dolup eve geri dönünce benim 10 senedir yokluğum hakkında ne diyorsunuz diye ev halkına sorduğunda ''Sen her zaman ki gibi burada ve her zaman ki halindesin, yani devamlı buradaydın'' demişlerdir.
Zatın birisi de oğluyla beraber Gavs-ı Hizani Hz.'nin yanına geliyor. Oturup sohbet ediyorlar. O gelen zat oğluna diyor ki, ''Git benim tabakamı az önce oturduğumuz yerden getir, onu orada unutmuşuz'' diyor. Oğlu dışarı çıkıp 5-10 dakika sonra tabakayı alıp getiriyor..
Bunlar kalkıp gidince Gavs-i Hizani oğlu Bahaeddin'e ''Oğlum, o tabaka nereden geldi biliyor musun?'' diyor. Oğlu: ''Herhalde dışarıda bir yerde unutmuştu da alıp getirdi'' diyor.
Gavs-i Hizani Hz. ''yok'' diyor. O gitti Beytullah'ın bahçesinden aldı getirdi'' diyor. Oğlu nasıl bu uzun mesafeyi kısa zamanda katetti diye hayret edince ''Oğlum bunu çok görme, eğer O, babandan tabakayı isteseydi, baban oturduğu namazlığın altına elini sokup çıkarıp verecekti'' diyor.
Efendim, bir mürşid elinden tutup biat eden insanların bundan sonraki yaşantılarında neler tavsiye edersiniz?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Mürşidlerin yanına gelen insanlar onların yanında temizleniyorlar. Fakat onların yanından ayrılınca bozulmamak için mümkün mertebe günah işlememek için gayret gösterecekler. Çünkü her şey insanın kendisine bırakılıyor.
Yasak edilenlerden kaçacaklar ki Allah'ın emirlerini yapmaya gayret edecekler, sevap için çalışacaklar mücadele edecekler ki gittikçe ilerlesinler. Yoksa bir nazarda kalbine muhabbet dolar. Sonra kötü bir iş yapar, haram yer, Allah'ın emirlerine isyan eder yavaş yavaş insanın muhabbeti kesilir. Muhabbet kesilince de eski haline döner.
Gavs'ın zamanında çok görmüşüz, muhabbeti çok fazla olan, cezbesi çok olanlardan şimdi hiç bir şey kalmamış.
Bir mezarlığın yanından geçtiğinde, kabirdeki ölünün haline vakıf olmak keşiftir. Keramet ise, Allah (c.c.) o kişiye herhangi bir şey hakkında kalbine ilham yoluyla bilgi akıtmasıdır. Bu keşif ve kerametin kapanmaması için de günah işlemeyeceksin.
Efendim bazen kitap okumanın karşısında olan sofiler görüyoruz. Onlar sadece mürşidimiz bize yeter diyorlar. Bazen de tam tersine şahid oluyoruz. Kitaplar bize mürşid olarak yeter. Ayrıca mürşide gerek yok diyorlar. Bu iki zümre hakkında ne buyurursunuz?
S. MUHAMMED NURANİ HZ.: Elbetteki okumanın faydası çoktur. Yalnız zikri bırakıp okumak değil, zikirle terketmeden kalan zamanlarında okumalıdır. Müslümanın kendisine gerekli olan şeyleri öğrenmesi farzdır. O öğrenip yapacak ki Allah'a kavuşsun.
Tasavvufa girmeyenler Allah'a kavuşamazlar. Eğer kendi kendilerine İslamı yaşamaya devam etseler, kendilerinde ilerleme olduğunda, keşifleri açıldığında şeytan devreye girerek onları bozar. Yani mürşidsiz olduğunda insan şeytanın hileleriyle başedemez. Yaptıklarını şeytan yıkar. Halbuki mürşid oldu mu, mürşid onu bırakmaz.''