Bilginlerin Örnek Hayatında Rastlanan Muvaffakiyetin Sırları

Sa’d b. Ebu Vakkas (R.A.) söyle anlatir:

Anneme karsi çok itaat eden biriydim. Annem Müslüman oldugumu duyunca, beni çagirdi ve: Bu inandigin din nedir ey Sa’d dedi; ya bu dinden vazgeçersin, yahut da yemeyecegim, içmeyecegim, ölecegim. Sana herkes “anne katili” diyecek, dedi. Sa’d, annecigim bunu bana yapma, ben yeni inandigim dinimi terketmem, dedi. Aradan bir kaç gün geçti. Annem hiç bir sey yemedi, oldukça zayiflamis ve halsiz kalmisti. Nihayet kendisine söyle dedim:

Ana ! ’a yemin ederim ki, bin canin olsa da hepsi tek tek çiksa yine de hak din olan Islamiyet'ten ayrilmam, dedim

Sahabeden Ukbe bin Nafi (R.A.) Afrika’da, yerli halk tarafindan yapilmasi muhtemel inkilâba karsi bir emniyet tedbiri alarak baska bir sehirde yerlesmeye karar verdi. Buna da “Kavrayan” mevkiini uygun buldu. Adi geçen yer, yilan, çiyan ve yirtici hayvanlarin barinagi olduktan baska bataklikti Ukbe ’a dua etti. Kendisi, duasi kabul olunanlardandi. Sonra hayvanlara: “BIZ DEDI, ASHABIYIZ, BURALARDAN UZAKLASIN, BIZ BURAYA YERLESECEGIZ, BUNDAN SONRA KIMI BULURSAK ÖLDÜRÜRÜZ...” O gün orada bulunanlar baktilar ki, yavrusunu alan hayvan yola koyulmus, savusup gitmekte. Bu hadiseyi bir çok berberi kabileleri görüp Müslüman olmuslardir.

Iran Sahi Nûserevan’in veziri Büzürg-Mihr, ehemmiyetsiz bir sebepten dolayi eline, ayagina zincirler geçirtip zindana atiliyor. Her gün ekmek ve sudan baska bir sey verilmiyordu. Bir müddet böyle yasadi, hiç sIkayet etmedi. Bunun üzerine sah dostlarinin yanina gönderilmesini ve onlarin yaninda söyleyecegi sözlerin yazilmasini ferman buyurdu. “Vezir alti ilacim var ki, onlari kullanarak kendimi koruyorum. Durumu soran dostlarina alti ilaci söyle siraladi:

1- Allah'a güvenmek,

2- Basa gelene dayanmak,

3- Sabretmek,

4- Yilmamak,

5- Daha kötü bir duruma düsmemis olmak yüzünden teselli bulmak,

6- Her lahza kurtulusu ümitle beklemek,

Iste bunlar bana destek olup metanet verdi, dedi.

Fadil Oglu Seyh Muhammed (K.S.) talebe iken çarsi yemegi ve ekmegi yemezdi. Babasi köylü idi. Cuma günleri oglunun bir haftalik yemegini getirirdi. Bir gelisinde babasi oglunun odasinda çarsi ekmegi gördü. Oglu ile konusmadi. Oglu özür beyan etti. Ben almadim. Arkadasim aldi , ben razi degilim dedi. Babasi, eger sen vera(*) ve takva sahibi olup süphelerden sakinsaydin, arkadasin buna cesaret edemezdi. Ilim ögrenen vera’ya riayet etmezse cahiller arasinda kalir dedi.

Emevi halifelerinden Ömer Bin Abdülaziz, Horasan’a bir vali tayin ediyor. Vali Horasan’a vasil olunca bakiyor, vaziyetler vahîm. Adamlar birbirini öldürüyorlar. Anarsi var, içki içiyorlar, her türlü rezalet var, soygun var. Oradan halifeye bir mektup yaziyor. “Ya benim istifami kabul et, yahut ta meydanlara dikecegim kaziklara direklere insanlari baglatacagim, at kamçilari ile dövdürecegim” diyor ve müsaâde istiyor. Emir' in ona verdigi cevap çok enteresan: Istifani kabul etmem için fevkalâde bir sebep yok. Tebââmi dövmene de razi degilim, sakin dövme. Çaresini sana iki kelimeyle söylüyorum: Hakk’in emrini halka ögret. Adaletten de kil kadar inhiraf etme -dönme-” diyor ve mektubu böylece cevaplandiriyordu.

Abbâsîlerin en meshur halîfesi Harun’ur Resid, vezirleri ile bir sohbet esnasinda, ogullari Emin ve Me’mun dan hangisinin daha zeki oldugu hakkinda herkesin ayri ayri fikir beyan etmesi üzerine, sekiz on çubugu bir araya baglayip getirmelerini emreder. Ve çocuklarini huzuruna davet eder. Önce Emin’e bu simsIki baglanmis desteyi kirmasini söyler. Emin bütün gücünü sarf ederek elleri ve ayaklarinin yardimiyla parçalamaya gayret ederse de muvaffak olamaz ve aczini itiraf eder. Sonra Me’mun içeri girer, ayni teklif ona yapilinca, bir müddet çubuk destesini gözden geçirir ve destenin içinden bir çubugu güçlükle ç›kararak kirar, geri kalanlari da ayni surette birer birer parçalar. Böylece zekasini meydana koymus olur.

Islam tarihinde ikinci Ömer diye taninan, Ömer Bin Abdülaziz, halifeligi zamaninda akli erenleri çagirir onlarla din ve devlet islerini görüsürdü, müsavere ederdi. Bir gün büyük zevattan Muhammed Bin Ka’bül Kürâzî'yi çagirir der ki, “Bana adaleti” tavsif et -vasiflandir-. O zat dedi ki, "peh!... peh!... sen büyük bir isten sordun. Adalet ve Adaletli davranmak: Insanlarin küçük olanlarina baba olacaksin. Büyük yasta olanlara evlat olacaksin, akranlarina kardes olacaksin. Babana iyi bakip hürmetli olacaksin, ogluna karsi merhametli ve sefkatli davranacaksin. Kendi kardesini görüp gözeteceksin. Iste sana adalet."

Abdullah Ibn-i Mübarek, ölüm döseginde iken yaninda birisi vardi. Bu sahis ölüm sarhoslugu içinde bulunan Abdullah ibn-i Mübarek için bir takim ilmi meseleler yazip kendisine okuyordu. O sirada bulunanlardan biri: Ey Abdullah, bu ölüm aninda da mi ilim ögreniyorsun? diye sordu. Ibn-i Mübarek’in cevabi su oldu: "Evet belki de su ana kadar bilmedigim bir mesele ögrenirim de bana faydali olur dedi."

Davûd-u tâ'î söyle dedi: Yirmi sene Ebû Hanifenin huzurunda bulundum, bu zaman zarfinda, ona dikkat ettim, kalabalikta ve yalniz iken basinin açik oldugunu görmedim. Istirahat etmek için ayaklarini uzatmazdi. Kendisine, “Ey Islam Dininin Imam-i, yalnizken ayaklarinizi uzatsaniz ne olur? Diye sordum, cevabinda: “’u Taâla'nin huzurunda edeple durmaga dikkat etmek, yalnizken daha çok icap ediyor” buyurdu.

Imam-i Âzam Ebu Hanife, sahip oldugu ilmi, bir geçim vasitasi yapmamis, resmi bir görev de kabul etmemistir. Irak valisi Ibn-i Hübeyre, kendisine bir ara kadilik teklif etti. Ebû Hanife kadiligi kabul etmedi.

Bunun üzerine kendisine iskence yaptilar dayak atip hapsettiler.

Annesi oglunun bu haline çok üzüldü. -"Ah oglum ! Ilmin sana eza ve cefadan baska bir sey getirmedi" dedi. Ebu Hanife: " Üzülme anacigim, onlar bana dünyayi vermek istiyorlar, ben ise ahireti istiyorum. Ahirette 'in azabina maruz kalmaktansa, dünyada iskenceye katlanirim." dedi.

Islam bilginleri ruh olgunlugu ve ’a (c.c) yaklasmak için, birer mürsidi-i kâmile baglamislardir. Müçtehitlerin en büyügü Imam-i Âzam (Rah.)’da derin ilmine ve olgun takvasina ragmen Hasan-i Basri (K.S.)’ye, Imam-i Safii (Rah.)’de ümmi bir kisi olan ve mânevî sahada ilerleyen Seyban Râî (K.S.) hazretlerine intisap etmis baglanmis, Hüccetü’l Islam Imam-i Gazali (K.S.) ise, Ali Feramid-i (K.S.) Hazretlerini rehber edinmislerdir.

Onun için hak asigi ne güzel söylemis:
“Ne kadar âlim olsan, herkes gibi besersin,
örnek insana uy ki, gönül bahçen yesersin”.