İlginç Bilgiler
Pis Kokusundan Dolayı Kovulan Elçi
Veli lakaplı II. Bayezid'in padişahlığı. döneminde İstanbul'a,
Moskova
kralının elçisi sıfatıyla Mihail Plachtneef isimli birinin geldiğini . .
Bu adamın, insanı istifra ettirecek kadar pis kokmasından dolayı
yıkanması için hamama götürüldüğünde, bu keferenin hayatında hiç hamam
görmemiş olup yıkanmak ve çamaşır değiştirmek adetine aşina olmadığı ve
kimse ile görüştürülmeden pisliğinden dolayı İstanbul'dan kovulduğunu...
İade-i Ziyaret
Meşhur bir politikacımıza Fransa'da: "Siz Osmanlıların Viyana
kapılarında ne işiniz vardı? diye sorması üzerine, o politikacımızın
gayet veciz bir şekilde: "Haçlı seferlerinin iade-i ziyaretiydi diye cevap
verdiğini
İçi Yivli Toplar ve Ecdadımızın Sızlayan Kemikleri
Yavuz Sultan Selim Han'ın Ridaniye Savaşı'nda, ileri görüşlü babası
Sultan II Bayezid' ın icadı olan "içi yivli topları kullanarak büyük
başarılar elde ettiğini..
Bugün ise bizlerin hala II Bayezid'in bu büyük icadını tarih
kitaplarımızda: "Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi"
diye okutma gafletini göstererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı..
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp
yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak
Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı
verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu
al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını......
İnsanlığın En Muhteşem Harikası
Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi
profesörlerinden Hutterrohta :
"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli
kavimleri,
Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da
batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu
nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:
"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı
üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım.
Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden
sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı,
devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini...
Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp
kışkırtarak Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz
Büyükelçisi'nin Sultan Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar
Ermeni öldüreceksiniz?" diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu
Hakan'ın keskin bakışlarını elçinin üzerine dikerek:
"Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklaşıp,
karaya
Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme
çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk başına kaç
silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını
verdiğini...Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında
İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını...
Lavrens'in İtirafı
Arapları aldatarak Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtıp isyana
sevkeden
İngiliz casusu Lavrence'in, yardımcıları Nuri Said, Faysal ve Şerif
Hüseyin ile birlikte Şam'da Türkleri katlettikten sonra: "'Evet onları
isyana ben kışkırtmıştım. Ama böylesine vahşice kan dökeceklerini hiç
tahmin
etmemiştim. Bazı mahalleleri gezerken silahsız Türk askerlerinin nasıl
öldürüldüklerine bakamadım;tiksindim bu vahşetten..." diyerek itirafta
bulunduğunu .
DUYMUŞ MUYDUNUZ?