Kabe Dünyanın Merkezi...

“Dünyada kuruluşu en eski yapı hangisidir?” sorusuna şüphesiz “Kabe'dir” cevabı verilir. Dünyada hiçbir merkez, Kabe kadar ziyaret edilmiyor. Bu haliyle Mekke ve Kabe, siyasî sınırları ortadan kaldırarak insanlar arasında birleştirici, bütünleştirici ve toplayıcı bir rol oynayan bir merkez olmuştur. Ve insanlar yine hiçbir dini merkezle günün 24 saatinde aralıksız bağlantı halinde değildirler.

“Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de alemler için mübarek ve doğru yol gösteren Kabe'dir. Burada apaçık deliller vardır. İbrahim'in makamı vardır; kim oraya girerse güvenlik içinde olur.” (Âl-i İmrân Sûresi, 96-97).

İbadetlerde insanların yöneldiği Kabe, Eski Dünyanın (Avrupa, Asya ve Afrika) merkezidir. Bu üç kıtaya hemen hemen aynı uzaklıkta bulunur. Stratejik önemi vardır ve ulaşım merkezlerinin de odak noktasında yer alır.

Elinize bir dünya haritası alır ve Kuzey Amerika'dan Avustralya'ya, Kuzeydoğu Asya'dan Güney Amerika'ya doğru birer çizgi çekerseniz, bu çizgilerin kesiştiği yerde, yani merkezde Mekke'yi, dolayısıyla Kabe'yi görürsünüz. Bu çizimler yapılırken, kıtaların en uç noktalarından başlamalısınız.

Karaların merkezi olan Mekke (veya daha doğrusu Kabe), Dünyanın da merkezi midir?Coğrafyacılar, Dünyanın herhangi bir noktasını kolaylıkla bulabilmek ve en pratik yoldan en doğru biçimde gösterebilmek için, dünyayı enlem ve boylam adı verilen çizgilerle sembolik olarak küçük karelere bölmüşlerdir. Ancak bu çizgilerin başlangıç noktaları, teorik olarak (keyfi) belirlenmiştir. Ortada kesin ilmi gerçekler yoktur. Mesela İngiltere'de Greenwich'ten geçtiği kabul edilen boylam çizgisi 0 (sıfır) kabul edilir. Yuvarlak olarak kabul edilen Dünyamızın, aslında basık ve ortasının şişkin olduğu bilinen bir gerçektir. Bu şişkin bölgenin tam ortasından geçen en büyük enleme ise, “0” enlemi denmektedir. Bu enlem, bilinen adıyla Ekvator'dur. Ve Ekvator'un nisbî olarak Dünyayı tam ortadan ikiye ayırdığı kabul edilir.

Kutuplar veya kutup noktaları, Ekvator'un oluşturduğu dairenin tam merkezinden geçen bir eksenin iki uç noktasıdır. Ama gerçek durum böyle değildir. Bu bir kabuldür. Dünyanın gerçek kuzey ve güney kutbu vardır. Dünyanın sıvı demir-nikel üzerinde bir dinamo gibi döndüğünü ve bu dönüş esnasında dinamo gibi elektromanyetik alan ve elektrik oluşturduğunu biliyoruz. İşte bu manyetik kuvvet, dünyanın kuzey ve güney kutup noktalarından çıkarak atmosferin en dış tabakasını teşkil eden manyetosfer denen manyetik koruyucu tabakayı oluşturur. Bu sebeple kuzey yarım kürede pusulalar, hep kuzey kutbunu gösterir.

Enlem ve boylamların gösterdiği kutup noktaları ile pusulanın gösterdiği manyetik kutup noktaları neden birbirinden farklı yerlerdedir? Dünyanın eliptik olarak 23 27’ lık bir eğime sahip olduğunu biliriz. Dünyanın başı böyle eğdirilmeseydi; tek bir mevsimi mesela hep yazı ya da kışı yaşardık. Günler, buna göre uzar ya da kısalırlar. İşte bu eğim, kutupların yerini de değiştirmiş olur. Gerçekte enlem ve boylamları çizerken Dünyanın bu eğimini, yani mıknatısların sürekli yöneldiği gerçek manyetik kuzey kutbunu ve güney kutbunu dikkate alırsak, yeni bir Ekvator çıkar. İşte o zaman 'O' (sıfır) no'lu en büyük enlem olan Ekvator, bu yeni haliyle Mekke'nin tam ortasından geçecektir. Bu da Kabe'nin dünyanın ortasında olduğunu ifade eder.

Öte yandan, bu düzeltilmiş şekilde çizilen Oğlak ve Yengeç dönenceleri de, yine Mekke'nin bulunduğu bloktan geçmektedir. Bu mantığa göre çizilen boylam ise, (iki kutbu birleştirerek), yine aynı blok içerisinde, dönenceleri ve Ekvator'u keser. Bu kesişme noktası yine Mekke'dir. Bu enlem ve boylamların Mekke'de kesişmeleri Kabe'nin yerinin çok özel olarak belirlendiğini ve insanların ibadetlerinde niçin oraya yöneldiklerinin sırlarını taşır. Böylece anlaşılır ki Kabe, kıtaların şimdiki halinde de, eskiden tek bir parça olduğu dönemde de Dünyanın bir merkezidir.