Merhamet
Allah'in yarattigi canlilara karsi insanda varolan acima, merhamet etme duygusudur. Insandaki sefkat duygusunun kaynagi, Allah'in Rahmân, Rahîm, Erhamurrâhimîn isimlerinde ifadesini bulan ilâhî rahmettir.
Yeryüzündeki bütün canlilar Allah'in rahmet ve sefkatiyle varliklarini devam ettirirler. “Allah rahmeti yüz parçaya ayirdi; doksandokuzunu kendi katinda tuttu, birini dünyaya indirdi. Bütün canlilar bu bir parçadan istifade ederek hemcinslerine sefkat gösterirler. At, yavrusu memesini emerken basina degmesin diye ayagini kaldirir” (Buhâri) hadisi, bu duygunun sadece insanlara has olmayip, hayvanlarda da bulunduðunu açiklamaktadir. Bütün canlilarin hissettigi bu duyguyu, onlarin en üstünü, esref-i mahlûkat olan insanin daha güzel bir sekilde hissetmesi gerekir. Zaten Islâm, yaratana hürmet-mahlûka, yaratilmislara sefkat temellerine dayanan bir dindir. Çünkü mahlûkatin hepsi Allah'a aittir. Iyi bir müslümanin müsfik, sefkatli olmasi gerekir
SEFKAT VE ÇESITLI IZHAR YOLLARI:
Kucaklamak, Öpmek
Basta ebeveyn olmak üzere bütün büyüklerin küçüklere olan münasebetinde en mühim esas, onlara gösterilecek sevgi ve sefkattir. Büyüklerde takdir edilme ihtiyaci ne ise, küçüklerde de sevilme ve sefkat görme ihtiyaci ayni seydir. Ancak bu ikincilerde sevgi, onlarin gelismesinde gida hükmüne geçtigi için sahsiyetlerinin tesekkül ve inkisafinda(eşyanın perdesini kaldırmak anlamında kesfetmek) ma-i hayat, ziya-i sems durumundadir ve sosyallesmesinde en önemli faktör olmasi sebebiyle çok daha mühimdir.
Çocugun müteakip yillarda gösterecegi bir kisim ruhi bozukluklar, ailesinden yeteri kadar sevgi ve alaka görmemesi, kötü muamelelere maruz kalmasiyla izah edilmektedir.
Çocuk temiz havaya nasil muhtaçsa ayni tarzda sevgiye de muhtaçtir. Aile içerisinde sevilme ve reddedilme gibi durumlarin çocugun konusma kapasitesine de müspet veyahut menfi yönde etki edecegi, yeterli sevgiye mazhar olmayan çocuklarin konusma özürlerine maruz kalacagi da belirtilmistir.
Keza homoseksüellik, sadizm, altini islatma, itaatsizlik, anne-babaya düsmanlik gibi her çesit ruhî bozukluklarin temelinde insan yavrusunun en önemli psikolojik ihtiyaci olan içten sevilmek noksanligi gösterilmektedir. Çevrelerinden, hususen anne babalarindan, yeteri kadar sevgi ve alâka göremeyen çocuklarin, kendisine itimat duygusunu gelistiremeyecegi, büyüklere karsi düsmanca hareket etmeye, hasin, kirici, kavgaci, yalanci, hirsiz, okul kaçkini olmaya meyledecegi vs. kesinlikle anlasilmistir. Suçlu çocuklar için tesis edilen islah evlerinde de basari için, her seyden önce, sevgi ve sefkate basvurulmasi gerektigi belirtilmektedir.
Hz. Peygamber (a.s) diger birçok sünnetlerinde oldugu gibi, burada da sebep zikretmeksizin, çocuklara sefkat hususunda israr etmis, tesvik edici sebep olarak da Allah indindeki mükafati zikretmistir
“Rahmet (sefkat) sahiplerine Rahman rahmet eder, arz ehline rahmet edin (müsfik olun) ki sema ehli de size rahmet etsin.” Rabbim söyle buyurdu: “surasi muhakkak ki rahmetin gadabimi geçmistir.” Halka merhametli olmayana Hakk tarafindan rahmet edilmez. “Merhamet ancak saki olanlardan alinmistir” gibi müteaddid hadislerde rahmeti bütün canli mahlûkatla olan münasebetlerde büyük bir esas olarak vaz eden Hz. Peygamber (s.a.v) çocuklara karsi gösterilecek sefkat ve merhamete ayrica dikkat çeker ve, “Küçüklerimize sefkat etmeyen bizden degildir” der.
Hz. Peygamber (a.s), çocuklarina karsi müsfik ve onlara düskün olan kadinlari takdir etmek suretiyle kadinlari sefkatli olmaya tesvik etmistir.
Bir seferinde, iki çocugundan birini sirtina almis, digerini de elinden tutmus huzuruna gelen bir kadina, diger bir seferinde de Hz. Âise’nin ikram ettigi üç hurmadan ikisini beraberindeki iki çocuguna birer tane verip üçüncüsünü kendine ayirmisti. Az sonra üçüncüyü de çocuklarina yarimsar veren kadina, çocuklarina karsi izhar ettigi sefkatten dolayi fevkalâde takdir ve dualarda bulunmustur.
RESÛLULLAH’IN EV HALKINA KARSI SEFKATI
Hz. Enes, Resûlullah’i (a.s) ailesine karsi insanlarin en sefkatlisi olarak tavsif eder. Der ki “Ailesine karsi Hz. Peygamber’den (s.a.v) daha sefkatli hiç kimseyi görmedim. Oglu Ibrahim’in Medine’nin bir kenarinda oturan sütannesi vardi. Sütannenin kocasi bir demirci idi. Beraberinde biz de oldugumuz halde Hz. Peygamber (a.s) oraya (çocugu sık sık görmeye) giderdi. Varinca demircinin dumanlandirilmiþ evine girer, çocugu kucaklar öper, koklar, bir müddet sonra dönerdi.
Torunlari Hasan’i (veya Hüseynî) öperken Hz. Peygamber (a.s)’ i gören Akra Ibn Habis bunu yadirgayarak: “Benim on çocugum var hiçbirini de öpmedim” der. Hz. Peygamber (a.s) ona yönelerek su cevabi verir: “sefkatli olmayana merhamet edilmez.”
Saib Ibn Yezid’in rivayetinde ise, “Halka merhamet ve sefkat göstermeyene Allah rahmet etmez,” demistir. Keza Ibn Mace’nin tahricinde “Çocuklarinizi öper misiniz? diye soran bedevilerin Resûlullah’tan (s.a.v) “evet” cevabi alinca: “Fakat biz, Allah’a and olsun öpmeyiz” demeleri üzerine de Hz. Peygamber (a.s): “Allah kalplerinizden merhameti çikardi ise ben ne yapabilirim” demistir.
Kucaklamak ve Öpmek
Çocuklara karsi duyulan sevgiyi ifade etmenin en iyi yollarindan biri onlarin kucaklanip öpülmesidir. Bu sebeple Hz. Peygamber’in (s.a.v) reyhana tesbih edip kokusu cennetin kokusundandir dedigi çocuklari kucaklayip öptügüne dair misaller çoktur.
Ibnu Ömer’in (r.a) rivayetinde Resûlullah’in (s.a.v) dünyadaki iki reyhanim dedigi Hasan (r.a) ve Hüseyin’i (r.a) Enes’in (r.a bildirdiðine göre sık sık çagirtip onlari koklar ve bagrina basardi.
Keza Hz. Peygamber (a.s)’in kizi Fatýma’yi öptügü rivayetlerde belirtilmektedir. Fatima’yi sazi rivayetlerde umumiyetle basinin tepesinden öptügü belirtilirse de Hz. Ebûbekir’in kizi Âise’yi yanagindan öptügüne dair rivayetin varligi kiz çocuklarinin sadece alin veya tepeden öpülecegine dair bir teamülün olmadigini gösterir.
Öpmeyi: “Sevgi öpmesi, merhamet öpmesi, sefkat öpmesi, hürmet öpmesi, sehvet öpmesi diye bes kisma ayrilan Islâm âlimleri Allah rizasiyla oldugu takdirde hepsinin ibadet sayilacagini ifade etmis, çocuklarin öpülmesini de “rahmet” olarak degerlendirecek bunu bilhassa sehvanî olan öpmelerden tamamen ayirmistir.
Sevgide Aleniyet
Verdiðimiz misallerde görüldügü gibi çocuklari seven Hz. Peygamber (a.s) sevgisini fiileriyle izhar ettigi gibi bizzat sözleriyle de alenen ifade etmistir. Pek çok rivayet Hz. Hasan ve Hüseyin’i kucaklayip öptükten sonra: “Ya rabbi ben bunu (veya bu ikisini) seviyorum, sen de sev” dedigini teyid etmektedir.
RESÛLULLAH’IN HAYATINDAN BAZI SEFKAT SAHNELERi
Peygamberimize Zehirli Etin Sunulmasi
Enes (r.a) anlatiyor:
-“Yahudi bir kadin Allah Resûlü’ne, yemesi için zehirli bir koyun gövdesi getirdi. Durum açikliga kavustuðunda Resûlullah kadina neden böyle yaptigini sorunca kadin:
—Seni öldürmek istemistim!
Allah Rasulu.
—Allah seni buna muvaffak kilacak degildi.
Sahabeler:
—Kadini öldürelim!
—Hayir öldürmeyin.”
Sihir
Yine Yahudilerden bir adam Allah Resûlü’ne sihir yapmisti. Cebrail durumu bildirince Resûlullah büyü malzemelerini çikarttirip dügümleri çözer ve bunun neticesinde üzerinde hafiflik hisseder. Bu hadise ne yahudiye duyurulmus ne gelismeleri kendisine açiklamisti.
“Bedir savasina katilanlar bagislanmistir.”
Hiyanet
Ali (r.a) anlatiyor:
—Resûlullah (s.a.v) benimle birlikte Zübeyr ve Mikdadi göndererek:
—Hah bahçesine kadar gidin orada mahfesinde bir kadin göreceksiniz, yaninda bir mektup olacak mektubu kendisinden alip getirin” buyurdu.
Biz de yola çiktik. Hah bahçesine vardigimizda kadina:
—Mektubu çikar dedik.
—Bende mektup falan yok dedi.
—Ya mektubu çikarir ya da elbiselerini soyar biz aliriz dedik.
Bu tehdidimiz üzerine kadin saç örgüleri arasina saklamis oldugu mektubu çikarip bize verdi. Mektubu alip Allah Resûlü’ne getirdik. Mektubun Hatib b. Ebû Beltea tarafindan Mekkeli bir grup putpereste yazilmis olduðunu, gördük. Kendilerine Allah Resûlü’nün planlarindan birini bildiriyor idi. Resûlullah Hatib’e:
—Hatib bu ne is? diye sordu.
—Ya Resûlullah! Hakkimda acele karar verme! Ben kavmime antlasarak bagli bir kisiyim, onlar arasinda isim tehlikede. Çünkü maiyetindeki öteki muhacirlerin Mekke’de yakinlarini koruyacak akrabalari var. Ben böyle bir imkândan mahrumum, istedim ki bu açigimi bu yolla kapatayim da akrabalarimi koruyacak bir destek saglayayim. Yoksa bunu kâfir olmak için veya Islâm’a girdikten sonra küfre dönmek, dinimden vazgeçmek için yapmis degilim dedi.
Allah Resûlü:
—Hatib size gerçegi söylüyor, dedi.
Ömer:
—Ya Resûlellah! Birakin bu münafigin boynunu vurayim.
Rasulullah:
O, Bedir savasinda bulundu. Ne biliyorsun belki de Allah Bedir cengine katilanlara nazar buyurup:
-Istediginizi yapin andolsun ki ben sizleri bagisladim, buyurmustur dedi.
Resûlullah (s.a.v) diger hadislerinde söyle buyurmuslardir:
“Merhamet ancak saki’nin (ebedi hüsrana ugrayanin) kalbinden çikarilir.”
“Allah mahlûkati yarattigi zaman, yaninda bulunan, Ars’in gerisindeki bir kitaba yazdi; Muhakkak ki rahmetim gazabima galebe çalmistir.” (Buhârî)
“Bir adam yolda yürürken susadi ve susuzlugu artti. Derken bir kuyuya rastladi. Içine inip susuzlugunu giderdi. Çikinca susuzluktan soluyup topragi yemekte olan bir köpek gördü. Adam kendi kendine “Bu köpek de benim gibi susamýs” deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup agzýyla tutarak disari çikti ve köpeii suladi. Allah onun bu davranisindan memnun kaldi ve günahlarini affetti.
—Ey Allah’in Rasulu! Yani bize hayvanlara yaptigimiz iyilikler için de ücret mi var? dediler.
Aleyhisselatü vesselam:
“Evet! Her ciger sahibi için bir ücret, karsilik vardir. ” buyurdu. (Ebû Davud)
Islâm’in merhamet ve sefkat anlayisi sadece insanlarla ilgili degil, bütün canlilara samildir. Bir defa Hz. Âise validemiz huysuz bir deveye binmis, onu oraya buraya sürüklemeye baslamiþti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) Hz. Âise’ye hitaben: “Yumusaklikla muamele etmekten ayrilma. Çünkü yumusaklik her hangi bir seyde bulunursa onu muhakkak güzellestirir. Her hangi bir seyden de yumusaklik alinirsa onu kötülestirir” (Ebû Davud) buyurarak hayvana bile yumusaklikla muamele etmesini emretmistir.
Bir hadisi seriflerinde bir kadina, kediyi aç, susuz birakarak ölümüne sebep olmasindan dolayi azap edildigini belirterek söyle buyurmustur: “Bir kadin bir kedi yüzünden azap olunmustur. Kadin kediyi açliktan ölünceye kadar hapsetmisti. Iste o kedi yüzünden cehenneme girdi. Kadin kediyi hapsettigi zaman ne yiyecegini verdi, ne su içirdi ve ne de yeryüzündeki haserelerden yesin diye saliverdi.” (Ebû Davud)
Sefkat ve merhamet o derece önemlidir ki: Gerçek vicdan sahibi insani ortaya çikarmakta bire birdir. Küçüge, büyüge, canlilara, hayvanlara sefkat ve merhamet göstermek dinimizin emridir. Evet, bir insan köpege su vermekle günahlarinin affolunmasina sebep oluyorken; neden bir insanin, diger bir insana yaptigi merhametli davranisi onun günahlarinin silinmesine neden olmasin!
Hayvanlara karsi merhamete Kanuni Süleyman ile seyhu’l Islâm Ebûssuud Efendinin manzum olarak ifade ettikleri su soru ve cevabi da kaydetmek istiyoruz. Kanuni:
“Dirahti sarmis olsa ger karinca
Zarari var mi karincayi kirinca
Diye sorunca Ebûssuud Efendi buna:
“Yarin divanina Hakkin varinca
Süleyman’dan alir hakkin karinca.” diye cevap vermistir.
Evet, Islâm’in getirmis oldugu merhamet anlayisi öyle sümullüdür ki bütün insanlara hatta bütün canlilara samildir.
Bütün Peygamberler ümmetlerine ve bütün insanlara karsi çok sefkatli ve merhametlidirler. Çünkü onlar insanlarin irsadi, dünya ve ahirette mutlu olmalari için gönderilmisler, hayatlarina buna vakfetmislerdir.
Anne sefkati
Neslin devam edebilmesi için bütün bu zorluklari çeken ana babalardir. Anne, yavrusunu dokuz ay karninda tasir, hamilelik süresince pek çok güçlükle karsilasir, hayatî tehlikeleri de göze alarak çocugunu dogurur. Hiç bir seye gücü yetmeyen bebegini büyütmek için, uykusundan, istirahatindan, sihhatinden feragat eder. Nitekim Cenâb-i Allah söyle buyurur:
“Biz, insana, ana-babasina iyilikte bulunmayi tavsiye ettik. Özellikle de anasini tasviye ederiz ki, o, kat kat zaafa düserek ona hamile kalmis, emzirmesi de tam iki sene sürmüstür. Binaenaleyh; bana ve ana-babana sükret.” (Lokman, 31/14)
Allah'in, ana-baba ve çocuklar arasinda yarattigi sevgi ve saygidan kaynaklanan iþte bu hak-görev iliskisi, insan neslinin sihhatli ve saglam bir þekilde devam edebilmesinin ve vazgeçilmez bir sartidir
Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki:
“Allah merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karsi merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler.”
“Allah’in yüz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlûkat kendi aralarinda birbirlerine merhamet gösterirler. Doksan dokuz rahmet de Kiyamet günü içindir.”
Herkese sefkat
Çocuklara, yaslilara, hastalara, dul ve yetimlere, kimsesiz ve güçsüzlere, kölelere, hayvanlara… Büyük bir sefkat, sevgi ve merhamet besleyen Hz. Peygamber, bu konuda da bize en güzel örnekleri sunmustur. Peygamberimiz bazen namazda uzun okumak ister, fakat duydugu çocuk sesi sebebiyle, annesi cemaatte olabilir diye kisa keserdi. Sadece kendi çocuklari ve torunlarini degil, gördügü, rastladigi bütün çocuklari sever, kucagina alir, oksar, öper, onlarla sakalasirdi. Köle ve cariyelere müsfik davranir, baskalarinin da böyle yapmasini isterdi. Hayvanlara tasiyamayacagi yükler yüklememelerini, onlara eziyet etmemelerini, yüzlerine vurmamalarini, onlari bogazlarken, eziyet çektirmeden, en güzel bir sekilde kesmelerini tavsiye ederdi. Bu ulvî duygudan yoksun olanlara sadece acirdi. Rahmeti gazabina galip gelen, insana ana-babasindan daha sefkatli davranan bir Allah'in kullarina merhametsizlik, kati kalplilik, acimasizlik yakismaz. Ona yakisan, Allah ve Resulü'nün bu güzel ahlâkiyla ahlâklanmak, Rabbi'nin kendisine yaptigi gibi, baskalarina karsi merhametli davranmaktir.
1Ebû Davud, Edep, 66.
Yorumlar
admin
1 Eylül, 2007 - 11:23
Kalıcı bağlantı
Rabbim (c.c.) bizleri
Rabbim (c.c.) bizleri efendimizin (s.a.v) ahlakıyla ahlaklandırsın inşallah. allah hiçbirimizi o aciz, sefil, merhametsiz, katı kalpli kullarından eylemesin, onlara da hidayet nasib eylesin inşallah.
ellerinize sağlık.