Hz. Muhammed (S.a.v.)

Daima düşünceliydi.
Susması konuşmasından uzun sürerdi.
Lüzumsuz yere konuşmaz; konuştuğunda ne fazla, ne eksik söz
kullanırdı. Dünya işleri için kızmazdı. Kendi şahsı için asla
öfkelenmez ve öç almazdı. Kötü söz söylemezdi. Affediciliği tabii idi.
İntikam almazdı. Düşmanlarını sadece affetmekle kalmaz, onlara şeref
ve değer de verirdi. Kendisini üç şeyden alıkoymuştu; Kimseyle
çekişmezdi. Çok konuşmazdı. Boş şeylerle uğraşmazdı. Umanı,
umutsuzluğa düşürmezdi. Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı. Hiç
kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı. Kimsenin
kusurunu araştırmazdı. Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü
söylemezdi. Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle
dinlerdi. Bir toplulukta bulunduğu zaman bir şeye gülerlerse, o da
güler; bir şeye hayret ederlerse, o da onlara uyarak hayret ederdi.
Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi. Her zaman ağırbaşlıydı.
Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı. Kelimeleri parıldayan
inci dizileri gibi tatlı ve berraktı. Yürürken beraberindekilerin
gerisinde yürürdü; ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına
salınmaz, adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru
eğilir, vakar ve sükunetle rahatça yürürdü. Kapısına yardım için gelen
kimseyi geri çevirmezdi. Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle
dururdu. Adet üzere sarf edilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.
Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı. Fakirlerle birlikte
yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilemezdi. Önüne ne konulursa yerdi.
Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı. Konuşurken yüzünü
başka tarafa çevirmez, bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere
oturmazdı. Sabahları evinden çıkarken şöyle söylerdi: "İlahî doğru
yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan,
haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve
saygısızlık edilmekten Sana sığınırım." Sıradan değildi; ama sıradan
insanlar gibi yaşardı.
O, Hz. Peygamberdi (S.a.v)

Kategoriler: