HÜNKÂR HACI BEKTAŞI VELİ
HÜNKÂR HACI BEKTAŞI VELİ
ALPEREN GÜRBÜZER
Hünkâr Hacı Bektaşı Veli Pir-i Türkistan Ahmed Yesevi’nin Halifelerinden Lokman Horasani’nin yetiştirdiği büyük bir veli. Yani Lokman Parende’den feyiz almıştır. Bektaşilik, Hz. Ali (k.v)’in esasları ağırlıktadır. Selçuklu döneminin parlak devirlerinden sonra XIII. asırda başlayan Moğol kasırgası, ister istemez Orta Asya, Irak-Suriye ve Anadolu üçgeni arasında yaşayan insanların tasavvuf ehlinin sevgi kucağına itmiştir. Hacı Bektaşi Veli’nin Anadolu’ya ayak basması sırasıyla Arabistan, İran, Irak ve Suriye’yi dolaştıktan sonra 1270 yıllarına tekabül eder. Kızılırmak’ın güneyinde Kapadokya denilen yeraltı şehrinde 3600 kilisenin varlığı tespit edilmiştir. Çokda önemli değil, Hacı Bektaş-ı Veli varken endişeye mahal yok zaten, çünkü Hiristiyanlığın misyoner merkezi haline gelen Kapadokya’nın gücünü kırmak için yedi hanelik bir köy oluşmasını sağlayan O’dur. Hünkar Veli, bir yandan Türkmenlerinde desteğini alarak burasını ön karargah olarak kullanırken, diğer yandan da Anadolu’yu karış karış dolaşarak yeniden diriliş muştusunu veriyordu.. Dergâhında yetişen Horasan erenleri Anadolu’ya gönderiliyor, böylece yeni irşad halkalarının oluşmasını sağlıyorlardı. Mesela Abdal Musa’yı Elmalı’ya, Tabduk’u Manisa’ya, Koca Ahmed’i İstanbul’a göndererek irşad alanını genişletmiştir.
Bugün Amasya’nın Suluca ve karahöyük Hacı Bektaşı Veli ismi ile anılır. Hünkâr, Çilehanesinde halkta şunu gözlemliyor; halk Hac vecibesini ekonomik nedenlerden yerine getirememektedir. Bu yüzden bu maksatla Çilehane tepesini kuruyor. Orada bir mağara var, su çıkıyor ve insanlar üç defa ya da kırk defa gelip yıkanarak Hac sevabına nail olacağına inanıyorlardı. Orası Hacca gidemeyenler için teselli mahiyetinde de olsa, Hac sevabına erişmek gibi algılanır hep. Çünkü Hünkâr Hacı Bektaşı Veli bakın ne diyor;
Hararet nardadır sacta değil
Keramet baştadır taçda değil
Her ne ararsan kendinde ara
Kudüs’te, Mekke’de, Hac da değil.
İşte bu sözleriyle ruhlara terennüm ediyor, fakat bu dizelerde Çilehane tepesinin Hacca alternatif olarak anlamı çıkarılmamalıdır. Sadece Hacca gitmiş gibi sevap olarak düşünülmelidir.
Hünkâr Hacı Bektaşı Veli’nin Ünlü Makalat adlı eseri bir ışıktır. O’nun gerçek yolunu çizdiği rotayı bu eserde bulmak mümkündür. Özetle bu eserde; Allah’a ulaşmak için Şeriat (İslam’ın zahiri kaideleri), Tarikat (İslam’ın iç ve deruni yönü), Marifet ve Hakikat aşamalarından geçmekle mümkün olacağı vurgulanır. Allah’a vuslat bu dört unsurun bir araya gelmesiyle gerçekleşir ancak. Nezaman ki, Makalat eserinin mana ve ruhundan sapmalar başladı hem Yeniçerilik, hemde Bektaşilik yolunda aşınmalar başladı. Hatta İslam’la bağdaşmayan bozuk birtakım kollar türeyerek bugünkü noktaya geldi. İslam’da olmayanlar Hünkâr Hacı Bektaşi Veliye mal edilmeye çalışıldı. Bünyeye mikrop girmeye dursun, önce Yeniçeri ocağında çöküş başladı, ardından da Bektaşilik anlayışında çürüme nüksetti.
Tarih 1326, Birgün Suluca Karahöyük Bucağının baktığı ovada bir toz bulutu, adım adım dergâha ilerliyor, yaklaştıkça 40–50 atlı ve başlarında sultan Orhan Gazi gözüküverdi. Sultan Orhan Gazi derhal Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin elini öptü, göz göze geldiler, derin ve içten konuşma başladı aralarında:
—Bu uzun yoldan devletimize ve ordumuza dua etmenizi dilemek için geldim. Yanımada yeni teşkil ettiğimiz askerlerden birkaçını aldım.
Hünkâr Hacı Bektaşı Veli;
—Dualarım sizinle, göreyim, beraberinde getirdiğin yeni askerleri.
Askerler bu sözler üzerine Şeyh ile Sultanı karşısında saf bağladılar.
Şeyh:
-Maşallah ne güzel, ne civan kişiler, isimleri Yeniçeri olsun, kendileri daima düşmana karşı Allah galip eylesin..
Böylece Yeniçeri böyle kuruldu ve ruhunu Bektaşı Ocağından alarak Osmanlıyı zaferden zafere taşıdılar. Maalesef ilk bozuluş Fatih Sultan Mehmed zamanında alarm vermiş ve Kanuni Sultan Süleyman devrine kadar etkisini göstermiştir. Necip Fazıl; ‘’Bektaşilik evvela din aydınlatıcısı, peşindende Şeriat karartıcısı haline dönüşmüştür.’’ sözleriyle Bektaşiliğin tarihi sürecini çok güzel veciz sözle özetlemiştir.
Tasavvuf kültürünün öncülerinden biri de hiç şüphesiz Hünkâr Hacı Bektaşı Velidir. O; Orta Asya Kültürünü oluşturan Horasan Erenlerinin elinden yoğrularak Anadolu ve Balkanlara kadar uzanan halkanın mimarları arasına girerek irşad etme şerefini kazanan zattır. Her ne kadar O’nun öğretilerini bozmuş şekilde aktaranlar olsa da Makalat adlı eseri yok edilmediği müddetçe, Onun çizdiği yola gölge olamayacaklardır. Bu böyle biline. Vesselam.