HİLÂLİMİZ RAMAZAN

HİLÂLİMİZ RAMAZAN

ALPEREN GÜRBÜZER

Ramad, yanmış taş demek, Ramazan sıcak mevsimde geldiği için, bu adı almıştır. Öyle ki, sıcaktan taşlar yanarmış ve insanlar çok sıcaklarda oruç tutarlarmış.
Hz. Enes (R.A.), bir hadis-i şerifi şöyle nakleder,
Allah Resulü Ashap’a:
"- Bu Ramazana niçin Ramazan denildiğini bilir misiniz?"
Ashap;
"-Allah ve Resulü bilir, biz bilemeyiz" der.
Resûlüllah (S.A.V.):
"- Allah (C.C.) kişinin günahını yaktığı için Ramazan denmiştir" buyurdu.
Yine bir hadis-i şerifte; "İbrahim (A.S.)'ın suhufu Ramazanın üçüncü gecesi, İncil İsa (A.S.)'a Ramazanın on üçüncü gecesinde, Kur'an-ı Azimü'ş-Şan Muhammed Mustafa (S.A.V.)'e Ramazanın yirmi dördüncü gecesinde nazil oldu" beyan buyrulur. (Ebu Zer (R.A.) nakleder.)
Ebû Hüreyre (R.A.), Resûlüllah (S.A.V.)'den şöyle rivayet eder. "Ramazan'ın ilk gecesi olunca, melekler şeytanı ve cinleri bağlarlar, Cehennem kapısını kaparlar. Cennet kapısını açarlar. Bir melek, hayır yapan gelsin, kötülük yapan gitsin, diye çağırır. Allah (C.C.)’ın bu ayda ateşten kurtulmuş kulları vardır. Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece böyle derler."
Yukarıda beyan buyrulan hadislerden de anlaşıldığı üzere Ramazan hem kelime anlamı olarak, hem de rahmet ayı olması dolayısıyla günahların yakıldığı aydır. Ramazan'a bereketlilik veren sır, on bir aya bedel olma özelliğidir. Resûlüllah (S.A.V.); Allah (C.C.) Ramazan ayını muhteşem yarattı. Kim o ayda bir lira sadaka verse, Allah (C.C.) o kişiye, bütün halka sadaka vermişçesine sevap verir. Kim Ramazan'da bir rekât namaz kılsa, diğer aylarda yüz bin rekât namaz kılmış gibi sevap verir. Kim bir çıplağa elbise giydirirse, Allah (C.C.) o kişiye yedi yüz Cennet elbisesi giydirir. O günde ki bütün halk orada çıplak olacaktır. Kim Ramazan da bir kul azad etse, yedi yüz kul azad etmiş gibidir. Ramazan'ın evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azad olmaktır" beyan buyuruyor. Kelimenin tam anlamıyla Şehri Ramazan ayı on bir ayın sultanıdır.
Ramazan-ı Şerife, üç aylarımızdan biridir. Osmanlı sancağındaki üç Hilâlin manevi anlamı Recep, Şaban ve Ramazan'dır. Şehr-i Ramazan'ın kullar üzerindeki üç tuğ'u:
— Rahmet, Mağfiret, azad olmaktır. Bu tuğlarla müminler rahmet deryasına gark olurlar böylece.
Üç Hilâl ve üç tuğ olarak tanımladığımız, bu mukaddes üç aylar hakkında Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurur; "Recep ayı Allah'ındır. Şaban ayı benim ayımdır. Ramazan ümmetimin ayıdır."
Yine Peygamberimiz (S.A.V.) üç aylar için; "Recep yel gibi, Şaban bulut gibi, Ramazan yağmur gibidir. Recep ayında olan hasenat bire ondur. Şaban ayında bire seksendir. Ramazan'da bire bindir. Recep kişinin bedenini temizler. Şaban gönlünü temizler. Ramazan ruhunu temizler. Şabanın üstünlüğü diğer aylara üstünlüğü benim diğer peygamberlere üstünlüğüm gibidir. Ramazan ayının diğer aylara üstünlüğü Allah'ın (C.C.) halka üstünlüğü gibidir" beyan buyurarak üç ayların üstünlüğüne işaret etmiştir. İnsanın yapısını meydana getiren, beden, gönül ve ruh hayatımızda önemli unsurlardır. Beden sıhhat bulmazsa gönül huzur bulamaz. Gönül huzurlu değilse, ruhumuz karanlık demektir. Beden, gönül ve ruhun dengede olması gerekir. Muvazeneyi sağlayamadığımız zaman, kendi içimizde ve dışımızda çelişik ve karmaşık bir tablo ile karşılaşırız. İşte üç Hilâle adını veren Recep, Şaban ve Ramazan ayları, bu noktada altın fırsattırlar. Önce beden, sonra gönül, daha sonra da ruhunu temizleyen insan, hakiki kul olmanın idrakine varacaktır elbet. Bu nedenle yel, bulut ve yağmur misali olan üç aylar, beden, gönül ve ruhumuz için deva aylarıdır.
Ramazan ayının içinde gizli bir gece var ki, o gece hakkında Allah-u Teâlâ; "(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur'an onda (kadir gecesinde levh-i mahfuzdan semâ-i dünya'ya) inmiştir" (Bakara 185) beyan buyuruyor ve bir başka ayet-i celilide ise, "Gerçek biz onu (Kur'an-ı) kadir gecesinde indirdik" (Kadir 1) beyan buyuruyor. Kadir gecesi, Ramazanın kalbi olup, bazı âlimler bu geceyi diğer gecelerden daha şerefli olduğu için Kadir gecesi demişlerdir.
Müslümanlar Şehr-i Ramazanı hakkıyla yaşayarak günahlarına tövbe ederek, yeniden doğmuş gibi bir hale kavuşabilirler pekâlâ. Peygamberimiz (S.A.V.) bu mevzuda şöyle buyurur: "Ramazanın ilk gecesi olunca Allah (C.C.), Kim beni severse, bende onu severim. Kim beni isterse ben de onu isterim. Kim istiğfar ederse, bağışlarım" buyurmuştur. Nakledildiğine göre, Ramazan ayı gözüktüğü zaman Arş, Kürsü ve Melekler dile gelerek:
"- Ne mutlu Muhammed ümmetine, Allah katında kerametleri çoktur. Güneş, ay, yıldızlar, gece, gündüz, denizlerdeki balıklar, karalardaki canlılar, şeytandan başka her şey Âdemoğulları için istiğfar ederler" derler.
Allah (C.C.) meleklere:
"- Namazınızı ve tespihinizi Muhammed ümmetine bağışlayın" buyurur. Onlar da bağışlarlar. (Envârül aşıkın. S. 320)
Evet! Aynı zamanda Ramazan müminlere rahmet olup, şeytanların ve cinlerin bozucu hareketlerinin bağlandığı aydır. Fahr-i Kâinat Efendimiz (S.A.V.); "Ramazanın ilk gecesinde şeytanları ve cinnileri bağlarlar. Cehennemin kapısını kaparlar, Cennet kapılarını açarlar" buyurdu.
Şehr-i Ramazanın adını sıcak taşlardan aldığını belirtmiştik. Bu konuyla ilgili Begavi, tefsirinde şöyle der: "Şüphesiz Ramazan, bir ayın adıdır. O zaman oruç çok sıcak bir aya gelmişti. Halk o ayda oruç tutuyordu. Taşların hararetinden o ayın adı "Ramazan" oldu. Kur'an'a, Sureleri, ayetleri, kıssaları emir ve nehyi, vâdi ve vahidi topladığından dolayı "Kur'an" dediler. Çünkü asıl manası toplamaktır."
Ramazana ehemmiyet veren, Kur'an'ın bu ayda inmesidir. Kur'an, aynı zamanda Allah'ın sıfatıdır. Bütün insanlık ona koşmaktadır. Çağlara ferman okuyan tek kaynak, Kur'an-ı Mu'ciz'ül Beyan'dır. Ramazan'a yücelik veren, Kur'andır. Kelimenin tam anlamıyla Allah'ın kelamıdır Kur'an. Ramazan'ın ışığıdır Kur'an.
Bu ayda Kur'an okuyarak, gâh çokça ibadet ederek, gâh orucumuzu halis niyetle tutarak, gâh ana ve babamızın gönlünü hoş tutarak, gâh müminlere karşı alçak gönüllü davranarak, gâh iftar sofralarımızı fakirlere ve dostlara açarak, Ramazan'ımızı süsleyelim ve ona layık olmaya çalışalım.
Müminlerin nimetidir üç aylar. Üç Hilâllerin manevi ışığıyla hem gönüllerimiz mesrur olur, hem de âlem. Hilâllere adını veren Recep, Şaban ve Ramazan oldu. İnananlar üç ayların gelmesiyle sevinince bürünürler, Allah'ın (C.C.), Peygamberimizin (S.A.V.), sahabenin ve Evliya-i İzam'ın öve öve bitiremedikleri aylardır çünkü.
Ne güzel nimettir Şehr-i Ramazanın mağfiret ayı olması, zira ümit kalemizdir Ramazan hilali. Beşer olmamız ya da her an hata yapabilecek durumda olmamız bizi Ramazan ayının sonsuz rahmetinden istifade etmeye zorluyor her geçen gün. Bir düşüp kalkmayan şüphesiz Rabbül Âlemindir. Kul, düşer de kalkarda. Çünkü beşeriz, yaratılanız. Dolayısıyla amacımız, Allah'ın rızasını kazanmak, istikamet üzerine yaşamak olmalı. İstikameti yakalamak için üç tuğumuz olan Recep, Şaban ve Ramazan aylarımızı iyi değerlendirmeli ki, dirilişe geçmemiz gerçekleşebilsin.
Recep, Şaban ve Ramazan cümle âlem’in süsüdür. Hilâl'ler kalbimize gül misali miski amber olup, her biri iç dünyamızın ışığıdırlar. Ramazan'ın kalb-i mesabesinde olan gülü ise Leyle-i Kadir'dir. Hâsılı, Ramazan hem maddi dünyamızı hem de manevi dünyamızı aydınlığa kavuşturan hilâl ve tuğumuzdur.
Bedenimiz, gönlümüz ve ruhumuz ancak ve ancak üç ayların bereketiyle huzura erebiliyor. Bu arada Ramazan'ın gülü olan Kadir gecesini de unutmayalım, yani her geceyi "Kadir" her gördüğümüzü "Hızır" bilelim. Kanatlanalım üç tuğumuzla, ötelere taşalım. Yeter ki, "Abd" olmasını bilelim. Vesselam.