Fİ’LEYLETİ’L-KADR

Fİ’LEYLETİ’L-KADR
ALPEREN GÜRBÜZER

Bir gün Rasulüllah (s.a.v) ashabına İsrail oğullarından dört kimseyi anlattı. Zira bunlar seksen sene ibadet etmiş ve Allah’a biran olsun asi gelmemiş kişilerdi. Öyle ki o söz konusu Salih insanları Eyyub, Zekeriya, Hızkıyl, Yuşa b. Nuh gibi Peygamberler de anlatmışlardır. Rasulüllah onları anlattıkça Sahabeyi Kiram hayretler içerisinde kaldı. Bunun ardından Cibril Emin geldi ve şöyle dedi:
—Ya Rasulüllah! Sen ve ashabın anlatılan sekiz kimsenin ibadetine hayret etmiş durumdasınız. Oysa Allah ondan daha hayırlısını bildiren bir ayet nüzul etti, bu sure'nin adı Fi’leyleti’l kadr’dır. Nitekim ayeti celile okunduktan sonra Rasulüllah (s.a.v) çok sevindi.
Keza Yahya b. Nüceyh şöyle anlatıyor:
İsrail oğullarından biri silah kuşandı, tam bin ay Allah yolunda savaştı. Bu durumu Habibi
Kibriya efendimiz ashabına anlatınca, yine hayret içerisinde dinlediler. Elbette ki o mücahit Abid Şem’undan başkası değildi. Ashabı Kiram:
—Ya Rasulüllah! Demek ki geçmişte uzun ömürlü ümmetlerden bir adam Allah için bin ay (Seksen küsur sene) savaş yapabiliyormuş. Biz bütün ömrümüzü sebil etsek bu adamın sevabına erişemeyiz dediler.
Bunun üzerine Allah Resulü gelen vahyi okudu:
Yüce Mevla’mız; Şüphesiz, Onu (Kur’anı) indirdik biz.. Kadir gecesinde.. Sana bildirecek var mı, Kadir gecesinin ne olduğunu? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh o gece Rabb'lerinin izniyle her iş için dururlar. Selamdır, esenliktir. O gece, ta fecrin doğuşuna kadar (Kadr,1–5). Böylece bu meyanda Kadir suresi nazil oldu.
Abdülkadir Geylani Hz.lerinin Günyetü’t Talibin eserinin sayfalarını çevirdikçe ayeti kerimelerin anlamını daha iyi anlıyoruz. Şöyle ki; Allah-ü Teâlâ;
İnna enzelnahü fi’leyleti’l kadr (Kur’anı kadir gecesinde indirdik) derken; Kur’anın levh-i mahfuzda yazıcı meleklere indirip Ümmet-i Muhammed döneminde parça parça yirmi üç senede Rasulüllah’a indirdiği manasınadır.
Ve ma edrake ma leyleti’l kadr (Kadir gecesinin nasıl olduğunu sana nasıl anlatmalı ki?) beyanıyla da Allah bu gecenin hayırlara vesile niteliğinde uğurlu bir gece olduğunu vurgulamak istiyor, yani hüküm gecesi olduğunu ilan ediyor.
Leyletül kadr hayrün min elfi şehr (Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır) beyanıyla kadir gecesinde yapılan bir amelin bin aylık amelden hayırlı olduğuna işaret ediliyor.
Tenezzelül meaiketü verruhu fiha (o gece melekler ve ruh iner) beyanıyla meleklerin gün batışından başlayıp tan yeri ağarıncaya kadar şereflendirdikleri belirtir.
Bi izni rabbihim minkülli emr (Rabb'lerinin emri ile ve her türlü hayırla) beyanıyla her türlü hayrı ve iyiliği getirirler manasınadır.
Selam-ile de melekler yeryüzündekilere selam verirler anlamınadır.
Hakeza Rasulüllah (s.a.v) müjde dolu sözlerini şöyle bağlayıp; Allah'ın beş gece ihsan eylediğini beyan ediyor ve bunların:
-Mucize ve kudret gecesi,
-Davet ve kabul gecesi,
- Berat gecesi,
-Miraç gecesi,
- Kadir gecesi olduğunu sıralıyor.
Hadisi şeriflerde de anlaşıldığı üzere Allah (c.c);
-Rızasını taatlarda,
- Gazabını masiyetlerde,
- Orta namazı kılınan namazlarda,
- Kadir gecesini Ramazanın son on gününde gizledi.
Kadir gecesinin alametlerini ise âlimler özetle şöyle izah ederler;
—Kadir gecesi ne soğuk, ne de sıcaktır,
—Köpek uluması bu gecede duyulmaz,
— Bu gecede Evliya-i kiramda bile hayret verici şeyler meydana gelir,
—Açık ve rahat gece olduğudur.
Evet, bu gece bin aydan hayırlı bir gece. Kelimenin tam anlamıyla hakkında özel ayet inen tek ışık kandilimiz bu gecedir.
Mukaddes bildiğimiz zatlar, mekânlar, hatta üç boyutu aşan Miraç yolculuğu ve daha bilmediğimiz nice ulvi değerlerimiz var. Ki; bunlar Allah tarafından kullarına bahşedilmiştir. Dolayısıyla Kur’anı Muciz’ül Beyan, Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v), Arafat, Müzdelife, Hacer annemizin Safa ile Merve arasında say yaptığı tepeler, Mescidi Aksa, Mescid-i Haram, Ravza-i Mutahhara gibi bir dizi mekânlar Allah'a giden yolda kutsallarımızdır. Her biri hatıralarla yüklüdür. İşte bu duygu ve düşünceler eşliğinde Kadir gecesini yâd ettiğimizde varlığımızı, kulluğumuzu hatırlarız. Bu yüzden Arifler; ‘Her geceyi Kadir bil, her gördüğünüzü Hızır bil’ demişlerdir.
Belli ki; Kadir gecesi, Cuma, Ramazan ve Kurban Bayramı, Duha (kuşluk) ve namaz vakitleri gibi daha nice zaman, mekân ve günler bizatihi Yüce Mevla’mızca diğerlerinden ayrı tutulup bize manen sunulmuş birer ikram sofralarıdır. İkramdan da öte iç ferahlatıcı kurtuluşa vesile aydınlık kandillerimizdir. Hürmette kusur eylememek adına bu kutsiyete tapınma değil, bilakis kendimize gelmek için her biri kurtuluşumuza vesile olabilecek fırsat araçlarımızdır. Zira sevdiğimizi Rıza-i Bari adına istemek Sünnet-i Seniye'den (Selametli yoldan) şaşmamak kaydıyla güzeldir.
Velhasıl; Allah’a ulaştıran her araç mukaddestir, bu böyle biline.
Vesselam.