Ezana gereken değeri veriyor muyuz?
Ezan-ı Muhammedî, rüyalardan kalplere huzur bulması için nakşedildi ilkin. Sonra Hazreti Bilal’in (ra) billur sesi duyulabilecek en güzel ses olarak kaydedildi zihinlere. Bu sırlı sesi duyan müminler kemal-i edeple dinlediler onu, yokluğunda ise hasretle yandı içleri, acı çekti yürekleri. Hele o sese âşık sevdalı yiğitler ondan uzak kalınca büsbütün hüzünlendi. Bu yazıyı, ezana karşı vurdumduymazlığımız ve yurtdışında yaşayan bir dostun yüreğinin derinliklerinden gelen şu sözleri yazdırdı: “Ben burada ezan sesini duyamıyorum. Ne olur benim için, benim kulağımla, benim yüreğimle, huşu içinde dinle ezanı...”
Şimdilerde ezana eskisi kadar önem verilmiyor. Belki çoğumuz ezan sesini bile duyamıyoruz. Doğumumuzda kulağımıza, ‘hayatın boyunca ayrı kalma’ duasıyla okunan ezanlarla buluşamıyor artık kulaklarımız. Ona değerini hissettirmiyoruz hal ve hareketlerimizle. Büyüklerimiz ezan-ı Muhammedî okunurken ona nasıl hürmet edeceğimizi şöyle sıralıyorlar: “ezan okunurken mümkünse konuşmayı kesin ve ezanın edebine uygun olmayan bir durumda iseniz bu durumdan çıkın. Müezzinin okuduklarını tekrar edin. ‘Hayyalessalah ve Hayyalelfelah’ bölümlerini tekrarlamayın, bu arada ‘La havle ve la kuvvete illa billah’ (Güç ve kuvvet yalnız Allah’tandır) duasını okuyun. Sabah ezanında ise ‘Essalatü hayrun mine’n-nevm’ (Namaz uykudan hayırlıdır) bölümünden sonra ‘Sadakte ve berirte’ (Doğru ve iyi söyledin) şeklinde tasdik ifadesini tekrarlayın.” Ecdadımız ezana o kadar ehemmiyet vermiş ki; her yöreye her vakite özel makamlar geliştirmiş. Bugün çocuklarımız ve gençlerimiz ezana verilmesi gereken değerin farkında değil. Boylu boyunca uzanan genç ezan okunduğu zaman Allah’ı ve Peygamber’i hatırına getirmiyor, kılını dahi kıpırdatmıyor, açtığı müzik kanalını bırakın kapatmayı sesini kısmayı bile düşünmüyor... Belli ki ailesindeki büyükler ezan okunduğu zaman bunların hiçbirini yapmamış... Gelin bu mübarek günlerde, hem kendimiz hem de eş ve çocuklarımızla ezan gerektiği değeri vermeye çalışalım ve bu davranışımız hayat boyu sürsün. Mesela, ezanı duyduğumuz zaman televizyonu kapatalım, Allah’a, ezanların gürül gürül okunduğu böyle bir ülkede yaşadığımız için şükürler edelim. Minaresiz şehirlerde ezana hasret anlaşılabilir; fakat her gün 5 defa okunan bu ülkede ezana hasret kalmak gerçekten anlaşılamayan bir hasret... Bugün ezana göstereceğimiz ilginin yarın karşımıza çıkacak olan ilgi olacağını unutmayalım
Salih Yusufoğlu