Bir sohbet
Toplum ve Kadınlar programlarımız çerçevesinde, 08.03.2007 Persembe günü Dortmund’da tutulan konferans salonunda 300 kişinin katıldığı programda Hatibe-Eğitimci Ayfer Sahin “Eş olarak evdeki kadın” ve “Anne olarak evdeki kadın” konulu yaklaşık 30’ar dakikalık birer seminer vermişdir.
“Eş olarak evdeki kadın”
Konuşmasında Ayfer Sahin özet olarak şunları anlatmışıtr.
Kadınlar sadece çocuklarını doğurmazlar toplumu da doğururlar.
Kendimizi tanımak adına bu programda eş,anne ailede bir birey olarak kadının problemlerine değineceğiz.
Ev hanımı ve çalışan biri olarak kadının yeri neresi? Henüz eş olmamış genç bayanlarla ilgili tespitlerimiz de olacak.
Eskiden kızlar genç evlendirilmelerine rağmen hayatın yükünü taşıyabiliyorlar iş yoğunluğundan kendilerini sorgulamaya zaman bulamıyorlardı.Günümüzün şartlarında ise genç kızlar evlenmek ve anne olmak için gerekli olgunluğa zor erişiyorlar.
Bir genç kız evlenmeden önce nasıl donanımlara sahip olmalıdır ki evlendikten sonra her şey düzenli gidebilsin ve aile hayatından tad alabilsin.
Evlenecek genç sevgi ve güven gibi iki temeli çocuklarına verebilecek donanımda olmalıdır. Bundan sonra kendine uygun bir eş seçme arayışına girmelidir. Başkalarının ona bulduğu eş aile kurulduktan sonra çatışmalara sebep olabilir. Türk, İslam ve hollanda kültürleri birbirine karışınca ortaya ne gibi sonuçlar çıkar? Bu çok iyi analiz edilmelidir.
Eşler; kurdukları yuvada birbirlerine rakibmi gibi, düşmanmış gibi muamelede bulunmamalılar.İslam; eşlerden birinin ötekini ezmesine asla izin vermez. Bunu belli kurallara bağlayarak yasaklamıştır.Eşlerin kurdukları yuvada sevgi ve yardımlaşma ve birbirlerini rahat ettirdikleri bir ortam esas olmalıdır. Yuvalarımızda huzur içerisinde, eşlerin dinlenebildikleri bir ortam meydana getirilmelidir.
Çocuklar olduktan sonra anne ve baba arasındaki çatışmalar çocuklar açoısından çok olumsuz gelişmelere sebebiyet verir. Ayrıca böyle ortamlarda çocuklar ebeveynlerini kullanmaya çalışırlar.
Kadınlarla erkekler arasında eşitlik söz konusudur. Kadınların erkeklerden hiç bir eksiği yoktur. Ancak kadınlarla, erkeklerin kendilerine özgü özellikleri vardır. Kadın-erkek ilişkileri üzerine yapılan bazı yanlış yorumlar, dinin yanlış anlaşılması ve örflerin katılığındanm kaynaklanmaktadır.
Her gece başımızı yatağa koyarken, ben bugün kendim için ne yaptım? Çocuğum için ne yaptım? Eşim için neyaptım? Ve bu toplum için ne yaptım? Sorusunu kendimize sormamız gerekmektedir.
“Anne olarak evdeki kadın”
Eş olarak kadının problemleriniden bahsedildi. Kaliteli bir eş nasıl olunur? Kaliteli bir anne nasıl olunur? Bu soruların cevaplarını arıyoruz.
Bir kadın eş olmadan, anne olmadan önce bir bireydir, bir insandır. Bir insan önce kendine anne olarak değil, bir kişi olarak bakmalıdır. Kadın; kişi olarakolgunlaşmış ve kendini yetiştirmişse bilinçli bir kadındır. Bilinçli bir anne adyıdır.
Kadın, önce toplumda örnek bir insan olmalı. Anne olmadan önce kadın kendini hazırlamalıdır. Eşlerin birbirlerini tanımadan çocuk sahibi olmaları doğru değildir. İnsanların birbirlerini tanıyacak bir süreci yaşamaları gerekmektedir.
Suçlayıcı hareket etmeden babaların desteği sağlanmalıdır. Hamilelik dönemiyle kadın kendini hazırlar.
Çok kültürlü bir toplumda çocuk büyüteceksiniz. Çocuğa sınırları iyice göstermelisiniz. Her şeye evet derseniz, çocuk topluma girdiğinde sınırları tanımaz ve böylece toplumdan dışlanır. Anne ve baba olarak sınırı göstermez ve çocuğa belirli bir disiplini vermezsek, çocuğumuz doğal olarak toplumun kurallarınma aykırı davranışlar gösterecektir.
Bir anne olarak fedakarlık yapmalıyız ama fedakarlığında sınırları vardır. Çocuk önce anneye saygı duymayı öğrenmeli, bunu da ona anne öğretecektir. Anne ve baba olarak iyi bir iletişim halinde güzel ve yapıcı diyaloglarla beraberce çocuk yetiştirilmelidir. Yoğunluktan ve yorgunluktan sürekli şikayet ederek çocuklarımızı ihmal etmemeliyiz. Günümüzü ve işimizi planlayarak yapmalıyız. Çocuğumuzla beraberliğimizin tadına varmalıyız. Onunla birlikte olmanın hazzını yaşamalıyız.
Beraberliklerimizi önemseyerek çocuklarımızın kalbine girmeliyiz. Aksi takdirde bize yabancılaşan ve bir çok sorunu olan çocuklar yetiştirmiş oluruz.
Topluma insan kazandırmak çok önemli bir görevdir. Bu görevimizi aksatamayız. Anne olmaktan şikayet etmemeli aksine bir insanı yetiştirmek ve onun şekillenmesine ve topluma kazandırılmasına katkı bulunmanın mutluluğunu yaşanmalıdır.
Programın sonunda kadınlara aşağıda maddeler halinde öğütler verilmiştir.
1-Yorgunluktan hiç bir zaman şikayet etme,
2-Gününü ve işini iyi planla.
3-Her hafta misafir kabul etmek zorunda değilsin, bunu bil!
4-Çocuğunla berabersen aceleci olma! Gereken zamanı kullan. Unutma bu zaman seni günün yorgunluğundan bir müddet uzaklaştırır.
5-Anneliği işinin yorgunluğu unutmak için, işini de anneliğin verdiği yorgunluğu unutmak için kullan!
6-Gerçekleri görmeyi, zamanı değerlendirmeyi öğrenin.
7-Birey olan kendini geliştirmek için gerekeni yap! Unutma! Durmak gerilemek demektir.
8-Hayattan alınacak herşeyi (iyi bir birey olmak için) almayı aklından çıkarma!
SORULAR VE CEVAPLAR
Soru : Geniş ailede nasıl iyi bir eş olunur? Büyüklerin aşırı müdahalelerini kırıcı olmadan nasıl bertaraf etmeliyiz?
A.Sahin’nin Cevabı : Böyle ortamlarda insan ben mesajı ile konuşmalı, sen mesajı ile suçlayıcı bir tarzda konuşmamalıdır.
Soru: Eşinden ayrılmış bir anne çocuğunu yetiştirmede yalnız kalmışsa yükünü nasıl hafifletmelidir?
A.Sahin’nin Cevabı: Çevreden ve akrabalardan yararlanarak ayrıca kendisi gibi tek kalan annelerle iletişim kurarak yükünü hafifletmelidir.
Soru: kadının iyi bir anne olması toplum kurallarını bilmesine bağlı. Kocası ise benim kurallarım geçerli derse bu çelişki nasıl giderilir?
A.Sahin’nin Cevabı: Eşinizle diyalog kurarak bu sorunu çözmeye çalışmalısınız. Evdeki düşünce farklılığını gidermek gerekiyor. Eşinizle konuşun ve olaya pozitif yaklaşmaya çalışın. Az okuyan, çok izleyen bir toplum olduk. Televizyon evinizin başköşesinde ise, eşinizle sorunlarınızı çözemezsiniz. Okumaya zaman ayırmalısınız. Eşinizi de yanınıza çekmeye çalışmalısınız. Televizyon izlemede seçici ve planlı olmalısınız. Hatta bazı programları kasete alarak uygun bir zamanda izlemelisiniz.
Soru: okumada yalnız kalıyoruz. Çocuklar ve eşimiz bizi dinlemiyorsa ne yapacağız?
A.Sahin’nin cevabı: Kendinizi yetiştirmenizde ne zarar var? Sizin pozitif enerjinizi zamanla onları da etkileyecektir.
Soru: İyi bir eş ve anne olmanın yolu hangi mekanda olur? Evde mi, başka bir yerde mi?
A.Sahin’nin Cevabı : İş ve aile yaşantınızı birbirine karıştırmadan iyi bir şekilde planlanlarsanız, her mekanda iyi bir eş ve anne olabilirsiniz.
Soru: Çalışan ve sosyal aktivitelerde bulunan kadınlar iyi eş veya anne olabilirler mi?
A.Sahin’nin Cevabı: Aile terapisti Elsa Mari van Irenbeg, Part time çalışan bir hanımın, evde oturan bayandan görevlerini daha iyi yerine getirebildiğini söylüyor. Evde oturan bayanlar monotonluktan sıkılıp bunalıma düşebiliyor. Çalışan bayanlarda suçluluk duygusu ile birlikte, iyi bir anne olabiliyor muyum? Görevlerimi yerine getirebiliyor muyum? Gibi sorumluluk bilincini arttıran duygular oluşabiliyor. Mesele çalışıp, çalışmamak meselesi değil! Kadın anne ve eş olduğunun bilincinde mi?
Soru : İki kültür arasındayız. Bizim çoğumuz kitap okuyan ailelerden gelmedik. Kendimizi kitap okumaya nasıl alıştırabiliriz?
A.Sahin’nin Cevabı: Hergün azar azar, yavaş yavaş sözlük yardımıyla kendinizi okumaya alıştırırsınız. Ya da bazı arkadaşlarınızla beraber okursunuz. Kitap okuma grubları oluşturabilirsiniz. Zordur ama biraz disiplinle olacak iştir. Gazete başlıklarını okuyarak anlamaya çalışabilirsiniz. Ayrıca takvim yapraklarını okuy,maya çalışın. Çocuklarınıza kitap okumayı da ihmal etmeyin. Kitap alırkende bilinçli ve seçici olun.
Soru : Ben çocuğuma bir şeyler vermek istiyorum ama kendimi yeterli göremiyorum. Ne yapmalıyım?
A.Sahin’nin cevabı: Bu eksikliği görmek, kabul etmek etmek çok önemli bir davranış. Bu gibi eksikliklerinin farkında olan insanlar çok iyi çocuklar yetiştirebilirler. Bizim eksikliğimizi giderecek çalışmalar yapan kurumları araştırıp bulmamız ve onlardan bu konularda faydalanmamız gerekmektedir.Çocuklarınız sizi model alır. 24 saat boyunca sizi gözetler. Başkalarına davranışınızı da gözetler. Bilgi eksikliğini hayat okulundan alır. Ona temel adalet, sevgi gibi değerleri öğretmelisiniz.
Soru: 40 yaşında çalışan bir hanımım. Çocuklarıma vazifelerimi yerine getiremiyorum diye vizdan azabı çektiğimden, bir şey istediklerinde hayır diyemiyorum. Ne yapmalıyım?
A.Sahin’nin Cevabı: Tutumunuz yanlış. Öncelikle iş ile çocuklara ayırdığınız zamanı iyi ayarlayın ve onlara karşı sorumluluklarınızı en azami derecede yerine getirin. Yetişemediğiniz yerde de onlara durumu izah edin. Her istediklerini yerine getirmeniz. Onların yetişmesinde bir çok olumsuzluklar meydana getirir.
Soru : kendisine eş olarak değer verilmeyen kadın ne yapmalı?
A.Sahin’nin Cevabı: Öncelikle siz kendinizden emin olun. Aşağılık duygusuna kapılmayın. Yaratıcı size değer vermektedir. Allahın değer verdiği kadına eşi değer vermiyorsa bu yanlış eğitimin sonucudur.
Soru: Hangi kitapları çocuğuma okuyacağımı bilmiyorum. Ne tür kitaplar okumalıyım?
A.Sahin’nin cevabı: Çocuğa bilgi yüklemeden önce. İnsan sevgisini, varlık sevgisini, doğa sevgisini, kainat sevgisini ona verebilecek kitaplar okuyun. Çocuğa belli bir temel vererek bilgiye ulaşın.
Soru : Ailenin dirlik ve düzeninin sağlanmasında neden hep kadının sorumlulukları öne çıkıyor. Ailede çıkan olumsuzlukların sebebi yalnızca kadın mı?
A.Sahin’nin cevabı : Çünkü toplum kadından çok şey bekliyor. Hem kadınlar eşlerini etkileyip, yönlendirebiliyor.
Hollanda da yaşayan Müslüman Türk kadınının iş dünyasındaki konumu hakkında yaptığım küçük araştırmanın önemli sonuçlarını sizlere aktarmak istiyorum.
1970-1980 yıllarında Hollanda’daki Türk işçilerinin arasında yapılan istatistiklere baktığımızda çalışan grubun % 18’ini kadınlarımızın oluşturduğunu görüyoruz. Bu o zaman Türkiye’de çalışan nüfusun içinde kadınların % 3-4 oluşturduğu göz önüne alınırsa çok büyük bir rakamdı.
Müslüman Türk kadını o yıllarda sadece ailesini geçindirmek için uğraşıyordu ve eğitim konusu ile pek alakası yoktu. 1980 lerden sonra Hollanda’daki Türk kadınları iş dünyasında artık ben de varım demeye başladı. Bugün yalnızca fabrikalarda değil, iş dünyasının bir çok alanında Müslüman Türk kadınları bulunmaktadır.
Ayrıca insan hakları, çevreyi koruma, hayvanları koruma dernekleri gibi bir çok dernekte Müslüman Türk kadınının aktif çalıştığını görüyoruz. Burada ben erkeklere bir atıfta bulunmak istiyorum. Şu bilinmeli ki, kadınlar işinde erkeklere nazaran çok daha disiplinli, titiz, sözünün eri, prensiplerine bağlı ve kendi hakkı kadar iş yaptığı kişinin de hakkını gözeticidir.
Bir diğer önemli konuda, kızlarımızın eğitimde ileriye dönük yanlış tercihleridir. İleriye dönük meslek seçiminde, bu iş orta öğrenimden başladığı için ebeveynlerin etkisi ile yanlış tercihler yapılabiliyor. Amsterdam Yüksekokulunun yaptığı bir araştırmada 1996-2000 yılları arasında her 10 öğrenciden 4 ünün yanlış meslek seçimi yaptığı ortaya çıkmış. Yalnış seçim verimsizliği de beraberinde getirmektedir. Kendine ve ideallerine uygun bir mesleği seçmiş olanlar hem mesleklerinde daha başarılı oluyorlar hem de daha üretici olabiliyorlar.
Hollanda da okumak için çok geniş imkanlar mevcut. Bunları kullanmayanlar bir çok bahanelerle kendilerini kandırmaktadırlar.Her dönemde insanların farklı sorunları olabilir. Ama insanın en büyük sorunu kendisiyledir. Kendimizi aşarak ve ne istediğimizi iyi tespit ederek eğitimimizi tamamlamamız ve bu topluma katkıda bulunmamız gerekir.
Kadin olmak nasil bir duygu diye sormustu gunun birinde bir arkadas, cok guzel demistim, cunki dunyadaki butun guzellikler bizle baslar ve bizle biter, nedenmi demistim, cunki doguran biziz, ureten biziz, yasatan biziz en onemlisi bizler anayiz tarihler boyu hep arka planlara itildik, bu itilmislikte dinsel yada kulturel etkilerin otesinde babamiz, abimiz, kardesimiz sevdigimiz olan erkekler tarafindan bu yapildi. Onlar bunu bilincli yada bilincisiz yapti tartismasina girmek istemiyorum, burda gunumuz kadininin toplumdaki yerini ilk olarak ele alamak isteiyorum. Toplumun neresindeyiz, toplumdaki yermizi ne kadar alabildik ve alabiliyoruz. Aslinda toplumun her alaninda variz, fakat varligimiz henuz tam kabul edilmememkle birlikte tam mevcutta degil. Toplumda gorunmez guruplar olarak yasamimizi surduremiyecegimizi anladigimiz gunden beri, toplum icindeki yerimiz icin savasmaya son yuz yilda basladik. Kadin herketinin ve sivil orgutlenmelerinin tarihcesine girmek istemiyorum. Daha cok gocmen Turk Musluman kadininin gunumuzde toplumun iki alanindaki varligina deginmek istiyorum.
Egitimde kadin, is pazarainda kadin ve politikada kadinin konumunu ele alacagiz.
Egitimde kadin, Turk muslaman kadinin su anki egitimdeki yeri malesef istenildigi duzeyde degil. Yillarca uygulanan yanlis politikalar ve yanlis cikis noktalari bizi toplum icerisindeki yerimizi alabilmemiz icin cok onemli olan egitim alaninda geri birakti. Oysa bilgi caginda yasadigimiz bu zamanda hala yeterli egitim almamisligin acisini her alanda yasiyoruz. Evde, sokakta ve bagli bulundugumuz kurumlarda aldigimiz egitim daha cok norm ve degerler dayili oldugu icin, gunumuz sartlarinda toplumun her alaninda soz sahibi olabilmek icin, yeterli olmadi, bunun icin gerekli olan egitim ve ogretiyi yeterince alamadik, oysa az oncede dedigim gibi bilgi caginda yasiyoruz ve bu cagda erkeklerin arkasinda degil yaninda onlarla birlikte bu alandada var olmaliyiz. Ve bu var olsu surece son on yilda hizli bir sekilde kendisini gostermeye basladi. Artik genc kizlarimiz egitimin onemini annelerine nazaran cok daha iyi anladilar. Gordukki artik yasadigimiz ulkede iyi bir egitim almamissak toplumun hic bir alaninda bize yer yok. Son 4 yildir ekonomik gelismelere baktigimizda bazi kosullarin degisitigini artik Turk musluman kadininda bu toplumda is pazarinda yerini almasi gerektigini goruyoruz. Bu pazarda var olabilmemiz icin egitimin artik bir sart oldugu asikar. Son 2 yilda yapilan istatistiklere gore Turk kizlarinin egitimde buyuk atilimlar gelistirdiklerini goruyoruz, ama bu atilimlar malesef yeterli degi. Hala Musluman Turk kadini sosyal kontorol mekanizmasindan kurtulamadigi icin egitimide engelelndiyor. Bu engelemelerdeki etkenler ne yazikki birtek icerden degil ayni zamanda disardanda. Bununla sunu demek istiyorum. Eger soyle bir bakarsak kac genc kizimiz Universite yada HBO egitimi yapiyor. Cok az, yapanlarsada nedense hep ayni egitime yonlendiriliyorlar. Egitim alaninda yaptiklari secimleri bilincli yapmamakla birlikte bir coguda yuksek egitimi tamamlamadan egitimi terk ediyor. Utanarak soyluyorum, gunumuzde hala giyim kusam vs gibi nedenlerden dolayi genclerimizin egitim alanindaki partisipasyonu engelleniyor. Bunu yani sira egitim icin sart olan dil kullanimindanda bir suru sorunlar doguyor. Hala cocuklarimizin genclerimizin dil kullaniminda belirli bir geri kalmisligi soz konusu. Burda ailelerin tavri cok onemli.
Kardelerim maalesef aileler coucklarinin egitimleriyle yeterince ilgilenmedikleri icin, cocuklarimiz hala egitimde geri kaliyor, egitimsiz olan genclerin kriminal olayalara kaymasida boylece daha kolaylasmis oluyor.
Anne babanin cocuklarinin egitimindeki rolunu tekrar gozden gecirmeleri gerekiyor. Artik cocuklarimiza sahip cikmanin zamani geldide geciyor bile. Cocuklarimizin ozelleikle iyi egitim almalarini gerceklestirmek zorundayiz, uzulerek soyleyebilirimki hala kiz cocugu oldugu icin mecburu egitim yasi 16 yi doldurduktan sonra bir cok genc kizimiz okula gonderilmiyior, erken evlendiriliyor yada evde tutuluyor. Istatistik verilere gore tam ne kadar oldugu belli olmasada bir cok Turk kizinin 16 yasindan sonra egitime veda ettigi biliniyor.
Tabiki bunlarin yani sira egitimini hem icerden hem disardan gelen tum farktorlere ragmen devam ettiren bitiren bir suru genc kizimiz var, her ne kadar bu sayi azda olsa onlarla gurur duyuyoruz.
Turk Musluman kadinin tabiki is pazarindaki konumuda egitimine bagli olarak gerceklestigi icin fazla ic acici degil. Tarihler boyu geri birakilmisligimizin acisini burdada yasiyoruz. Bu ulkede bir tek kadin oldugumuz icin degil ayni zamanda gocmen kadin, siyah kadin musluman kadin oldugumuz icinde bir suru zorluklarla karsilasiyoruz.
Is pazarindaki alanlar eskisi gibi degil tekniksel ve bilgisel gelismelerle birlkte is pazarindaki alanlarinda calisacak elemanlarin standart eleman duzenin uzerinde prestij gostemreleri bekleniliyor. Du demek oluyorki is pazarinda yerimizi alabilmek icin vasifli elaman olmamiz gerekiyor. Vasifli eleman olamnin yoluda iyi egitim den geciyor. Egitimin yani sira kadinin is pazarindaki konumunu engeleyen iki onemli faktor daha var.
Is pazarinda Turk-Musluman (TM) kadin gocmen ve siyah oldugu icin daha fazla aryimcilaga uguryor. Bu teknik ve bilginin onemli oldugu donemlerde ozellikle ice yonelik olan bazi faktorlerden dolayi is pazarinda girmekte zorlaniyorlar. Ornegin Turk musluma n kadinin kadin olmaktan dolayi aile icindeki yerini bir nevi kulturel olarak belirlenmesi yani kadinin butun ilgi , dikat, ve zamanini ailesine ayirmasinin gerkeli oldugjna inaniliyor. Tabiki bir kadin evine ailesine esine ve cocuklarina gerekn vakti ayiracak anne olmanin es olmanin beraberinde getirdigi govervlerini yerine getirecektir, ama bu gorevleri yerine getirmesi is pazarindaki konumunu engelememelidir, ve engelemezde, cunki gunumuzde artik binlerce kadin is pazarinda yerini aldi, bu kadinlarinda cocuklari esleri ve aileleri var, bu demek oluyorki es ve cocuk sahibi olmak is pazarindaki konumumuz engelmez tam tersi motive edebilir. Ozellikle kocanin ve ailenin is pazarina girmek isteyen kariyer yapmak isteyen egitim gormek isteyen TM kadini tesvisk etmenin yani sira ailevi gorevlerdede ortak sorumlulugu tasimalidirlar.
Kadinin is pazarindaki yerini almasi icin evdeki gorevlerini yerine getiremez diye bir olay yoktur. Bazi gorevler ortak yerine getirilirse TM kadininin is pazarindaki yer4i bu gunden daha guzel olabilir.
TM kadininin inancindan ve kulturunden taviz vermedende is pazarindaki yerini almasi icin kendi icindeki gerekn yeniligide yapmasi gerekiyor. Cunki is pazarinda bizden bir tek kadin oldugmuz icin deigl ayni zamanda musluma noldugmumuz icnde siya ve gocmen oldugumuz icinde zaten zorlaniyoruz.
Is pazarindaki rekabet TM kadininin bulundugu konumdan dolayi bir neve dislanmaktadir. Oyleyse TM kadin diger kadinlardaki ozellikleir, bilgileri, vasiflari ve katkilarinin net bir ssekilde is pzaraina sunabilmeldir.
Ben inaniyorumki eger istersek aile ici gorevlerimizi ihmal etmeden esimizle ailelerimizle analasarak is pazarindaki yerimizi cok rahat alabiliriz, cunki bizim Turk musluman gocmen ve siya olmayan diger kadinlardan hic bir eksigimiz yok, sadece belirli alanlarda asmamiz gereken yollar var, ve ben bu yollari hep birlikte eslerimizle ailleerimizle asacagimiza inaniyorum.
Burda kisaca TM kadinin politikadaki yerine de deginmek istiyorum. Hepimiz biliyoruzki ulkemizde Turk kadini yerini politikadada tam alamamistir. Var olan partiler icerisinde ki Turklerinsayisina baktigimiz zaman ne kadar az duzeyde temsil edilidgimizi goruyoruz, is pazarinda egitmide karsimiza cikan zorluklarin bu alandada karsimiza ciktigini goruyoruz. Bir tek politik alanda degil yoneticilik duzeyindede artik var olmaliyiz. Politik duzeyde aktif olabilmek icin iyi bir arastirma gerekmetedir, sirf politikada olaiblmek icin degil temsil ettigimiz guruplarin cikarlarini daha iyi savuna bilmek onlari iyi temsil edebilmek icin dogru secimler yapmak ve dogru partilerde bulunmak gerekir. Artik her alanda ve ozelliklede politik alanda varligimizi gostemeliyiz. Zamanimizin kisitili olasindan dolayi daha fazla bu konuya deginemiyecegim ama bu alanda da aktif olmamiz geerektigini ozellikle vurguluyorum.
Arkadaslar eger istersek ve gereken destegi saglaya bilirsek ve dogru politik secimler yaparsak bu alandada kendimizi gostermemiz icin hic bir sebep yok.
Inaniyorumki Turk musluman kadini bu alandada gereken duyarligligi gosterecek ve olmasi gereken yerde olacaktir.
Hepinizi sevgiyle selamliyorum, bu ulkede kadin olarak variz ve sesimizi duyuracagiz.
SORULAR VE CEVAPLAR
Soru: Temel bilgi birikimi nasıl ve nereden alınmalı? Nasıl bilinçli bir kimlik oluşturmalı?
A.Sahin’nin Cevabı: Bizler temel bilgi birikimimizi ailemizden ve çevremizden doğal olarak alıyoruz. Yapacağımız işe yönelik olarakta, bu işi bizden daha önce yapmış olan arkadaşlarımızdan o işle ilgili temel bilgileri alabiliriz. Ayrıca Hollanda’da bizi her konuda bilgilendirebilecek kurumlar var. Buurthuisler var. Bu tür programlar bize yardımcı olabilir.
Soru: Siyasete katılmak isteyen bir kadın başörtüsü varsa bunu çıkarmak zorunda mı?
A.Sahin’nin Cevabı: Böyle bir zorunluluk Hollanda’da kesinlikle yoktur. Pvdalı Fatma Elatik bu konuda iyi bir örnektir. Kendisi Zeeburg belediyesinde Başkan Yardımcılığı yapabilmektedir. Böyle bir yasak getirmek zaten insan haklarını da aykırıdır.
Soru: Göçmen kadınlar nasıl bir kimlikle siyasette ve İş Pazarı’nda öne çıkmalıdır?
A.Sahin’nin Cevabı: Biz iş Pazarı’nda olsun, Siyasette olsun öncelikle kendi kalitelerimizle öne çıkmalıyız. Kalitelerimiziden kasıt eğitimimiz ve yeteneklerimizdir. Özellikle İş Pazarı’nda Müslüman-Türk kimliğini öne çıkarmak yerine kalitelerimizle öne çıkmalıyız. Siyasette kendi öz kimliğimizle birlikte Hollandalı kimliğini de öne çıkaramalıyız.
Soru: Kendi erkeklerimizi kendimiz eğiteceğiz dediniz. Bu nasıl olabilir?
A.Sahin’nin cevabı : Erkekleri eğitmekten şunu kastettim; onlarla oturup konuşacağız. Eğer eğitim almazsak bu toplumda bir yer edinemeyeceğimizi, hatta çocuğumuzu yetiştirirken onun dilinden anlayamacağımızı onlara güzel bir dille analatacağız. Bugün anlamadılarsa bıkmadan yarın yine anlatacağız.
Soru: Erkek-kadın bütün insanların eğitimi çok önemli ama kadınlar çocuk yetirtirmede daha aktif ve önde oldukları için onların eğitimi birinci derecede daha önemli. Hollanda da yaşayan gençlerimize baktığımız zaman avukatlığa, doktorluğa daha çok önem verildiğini görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
A.Sahin’nin cevabı: Müslüman Türk kadını artık bu toplum içinde bir yerlerde olması gerektiğini düşünüyor. Kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Avukatlığı ve doktorluğu toplum içerisinde daha prestijli meslekler olarak görüyor. Herhalde bu mesleklere daha çok yönelmesinin nedeni budur.
A.Sahin’nin cevabı: İş Pazarı’nda en çok para kazanacağımızı alanı seçmekten ziyade aslında en çok sevdiğimiz ve yapmak istediğimiz işi seçmek bizim mutluluğumuz için daha önemlidir.
Ayfer Sahin'in programı değerlendirme konuşması
İslam dini kadının belli kurallara uyarak kamu alanında çalışmasına izin vermiştir.
Bir insan için en kötü şey o insanın şahsına değer verilmemesidir. Eşlerimize değer vermeliyiz. Şimdiki gençler yükümlülük altına girmemek için nikah yapmıyorlar. Bundan dolayı da aile ilişkileri sağlam olmuyor. Çabuk ayrılıyorlar. Bir de ebeveynler şu kız, bu oğlan bizim aile yapımıza uymaz diye baskı ile çocuklarını Türkiyeden tanımadığı, sevmediği biriyle çocukların kötü alışkanlıkları varsa belki düzelir diye evlendiriyorlar. Böylece başa insanların başına da problem açıyorlar. Bir süre sonra evlilik yürümüyor ve o zaman evlendirilen çocukeşinden ayrılıyor. Çocukları varsa onları da babasının kapısına atıyor. Ve böylece emekliliklerinde biraz rahata erecek olan yaşlı ebeveynler torunlarını da yetiştirmek ve bakmak zorunda kalıyorlar. Onun için evlenecek olan gençlerin fikirlerine birinci derecede önem verilmelidir. Onların eş seçmelerine yalnızca tavsiye niteliğinde müdahale edilmelidir. Böylece daha bilinçli ve sorumluluk anlayışı yüksek evlilikler ortaya çıkacaktır. Bilinçli evliliklerin çoğalması için de böyle programların sayısının arttırılması gerekir.
Kadın ve erkek eğitiminde herkes beraber hareket etmeli ve işbirliği yapmalıdır. Fakat okuma-yazma oranlarına baktığımızda kadınlar, erkeklerden geriler. İşte bu eşitsizliğin ortadan kalkması içinbirlikte projeler üretmemiz lazımdır. Öncelikle kadınlşarın eğitimine önem vermeliyiz. Çünkü çocukların ilk öğretmeni anneleridir. Kadınların iyi eğitilmesi demek toplumu oluşturan bireylerin iyi eğitilmesi demektir.İslam dini de “ilim doğuştan ölüme kadardır” demektedir.
Hiç bir erkek aptal bir kadınla evlenmek istemez. Her erkek akıllı kadınla evlenmek ister. Çünkü çocuklarını yetiştirecek insanın akıllı ve eğitimli olmasını ister. Ama yine hiç bir erkek evde kadının kendisine üstünlük taslamasınndan hoşlanmaz. İlişkilerde bu tür noktalara çok dikkat etmemiz gerekir.
Bir de zaman meselesi var. Boş işlerle hayatımızı boşa geçirmemeliyiz. Hayattan yapacaklarımızı planlarken, bize gerekli olan en önemli şeyleri önce yapmaya çalışmalıyız.Mesela Hollanda da Hollandacayı öğrenmek bu toplumda bir şeyler yapmak ve üretmek isteyen insan için birinci derecede önemlidir. Bunun gibi büyük işleri öne, küçük işleri sona almamız işin püf noktasıdır.Yoksa yarı yolda kalır hayatta hiç bir şey becerememiş insanların konumuna düşeriz.
SORULAR VE CEVAPLAR
Soru : Tek taraflı olarak eşlerden birinin diğerine göre pozitif olması,çocukların pozitif yetişmesine yetmez mi?
Cevap : Pozitif enerji yayan bir anne, babasız da çocuklarını iyi yetiştirebilir. Bazen içki, kumar gibi kötü alışkanlıkları olan bir babanın çocuğu, bu kötü alışkanlıklara düşman olarak pozitif bir karakter edinebilmektedir.
Soru: Kızlarımızı okuturken onları hangi mesleklere yönlendirmek daha iyi olur?
Cevap: Kadın öncelikle bir eş, bir anne olacak ama hangi mesleğe yeteneği ve isteği varsa o mesleğe yönelecek. Buna bir başkası sınır koymamalı. İslam dini açısındanda bunda bir sakınca yoktur.
Soru: 18-20 yaş grubu gençleri bir yere toplayarak, onların çeşitli konulardaki sıkıntılarına çözüm bulma yoluna gidilemez mi?
Cevap: Evet bu çok önemli bir mesele. Mesela boşanma, uyuşturucu, eğitim gibi konulardaki sorunları çözmek için telefonla danışma hattı kurulabilir. Ve ayrıca şu anda yaptığımız programların daha da yoğun bir şekilde yapılması gerekir