Akil ve suur
Hz. Ömer (r.a);
“Ey Allah‘in Resulü! simdiki aklim ve suurum o zaman da olacak mi?“ diye sordu.
Resûlullah (s.a.v);
“Evet, olacak“ buyurdu. Hz. Ömer (r.a),
“O zaman onlarin hakkindan gelir ve sorularina bir bir cevap veririm“ dedi. (Beyhakî, itikâd, s. 180; Süyûtî, serhu‘s-Sudûr, s. 182; ibn Hacer, el-Metâlibü‘l-Âliye, nr. 4603; Zebîdî, Ithaf, 14/363.)
Iþte bu rivayetler, ölümle beraber aklin gitmeyip varligini devam ettirecegine; degisen ve bozulanin ise beden ve azalarin olduguna bir delildir.
Ölen kisi, bu âlemde de akli basindadir. Nasil hayatta iken akli basinda olarak elem ve lezzetleri hissediyorsa berzah âleminde de durum aynidir. Kabirdeki elem ya da lezzet türünden hazlari hisseden akil, þu bedenin azalari degildir. Akil eni boyu genisligi olmayan bâtinî (gözle görülmeyen sırlı) bir seydir. Cüzlere ve parçalara ayrilmasi mümkün degildir. Esyanin hakikatini idrak eden varlik da akildir.
Öyle ki, insanin bütün vücudu ve azalari parça parça edilse, o yine de kendinde mevcut olan akli vasitasiyla kâmil bir insandir. Ölümden sonra da durum aynidir, yani akil (ve ruh) için ölüm ve yokluk söz konusu degildir.
Muhammed b. Münkedir-i Teymî (rah) der ki:
“Bana ulasan haberlere göre; kâfire kabrinde, elinde deve hörgücü büyüklügünde demirden bir topuz bulunan, hayvan cinsinden sagir ve kör bir mahlûk musallat edilir ve kiyamete kadar onu döver. Bu görevli onu göremez ki insafindan ötürü topuzunu baska taraflara vursun.“
Ebû Hüreyre (r.a) söyle demistir:
“Mümin kabre konuldugu zaman sâlih amelleri gelir, onu çepeçevre kusatir. Azap melegi basucundan geldigi zaman okumus oldugu Kur‘an buna mani olur. Ayakuçlarindan yaklasmak istediginde kildigi namazlar bunu engeller. Ellerinin tarafindan yaklastiginda elleri dile gelerek, ‘Vallahi bu adam benimle sadaka verdi ve benimle dua etti; bu taraftan azap edemezsin‘ diyerek onu geri çevirir. Agzinin tarafindan yanasmak istediginde de tuttugu oruç ve çektigi zikirler buna engel olur. Böylece kilmis olduðu namazlari ve Allah için çektigi sabirlar azap melegine karsi direniste bulunur. Bunun üzerine azap melegi söyle der:
Allah‘a yemin olsun ki, eger bir bosluk görürsem orayi hemen dolduracagim.“
Süfyân-i Sevrî (rah) derki: “Nasil ki kisi hayatta iken ailesini, çoluk çocugunu korur ve muhafaza ederse, ölümünden sonra sâlih amelleri de onu muhafaza eder. Bu esnada ona, ‘Allah yatagini mübarek kilsin. Dostlarin ne iyi dost, arkadaslarin ne iyi arkadastir‘ derler.“
Huzeyfe-i Yemânî (r.a) anlatiyor:
Resûlullah (s.a.v) ile birlikte bir cenazede idik. Kabrin basina oturdu, ona dogru uzun uzun bakmaya basladi ve,
“Mümin (insan) kabrinde öyle sıkıştırılır ki, âdeta boynu, gögsü ve kaburga kemikleri birbirine geçer“ (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/407; Hakîm-i Tirmizî, Nevâdirü‘l-Usûl, nr. 124; ibn Receb, Ehvâlü‘l-Kubûr, s. 101; Heysemî, Mecmau‘z-Zevâid, 3/46; Süyûtî, serhu‘s-Sudûr, s. 156.) buyurdu.
Hz. Âise (r.anh) Resûlullah‘in (s.a.v) söyle buyurdugunu rivayet etmistir:
“Muhakkak kabrin bir sıkıştırmasi vardir. Eger bundan biri kurtulacak olsaydi, o Sa ‘d b. Muâz olurdu.“ (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/55; Tahâvî, Müskilü‘l-Âsâr, 1/248; ibn Receb, Ehvâlü‘l-Kubûr, s. 99-100; Heysemî, Mecmau‘z-Zevâid, 3/46; Süyûtî, serhu‘s-Sudûr, s. 156.)
Enes (r.a) anlatiyor:
“Resûlullah‘in kizi Zeyneb (r.anh) vefat etmisti. (Hz. Zeyneb (r.anh) hicretin 8. yilinin baslarinda vefat etmistir.) Hep beraber cenazeye katildik. Resûl-i Ekrem (s.a.v) çok üzgündü. Hz. Peygamber (s.a.v) sonra sekînet ve vakar içinde kabrin basina oturdu ve ellerini semaya dogru kaldirip dua etmeye basladi. Ardindan kabre inip kizini yerlestirdi, onu çok üzgün görüyordum. Kabirden çikarken gördügümde ise sevinçli idi, tebessüm ediyordu. Biz Resûlullah‘a bu degisikligin nedenini sorduk, söyle cevap verdi:
“Kabrin darligi, onun insani nasil sıkıştırdığı ve buna karsin kizim Zeyneb‘in zayif ve güçsüz biri oldugu hatirima geldi. Bu bana çok sikinti verdi. Ben de Allah‘a dua edip kizimdan kabir azabini hafifletmesini istedim, duami kabul etti. Fakat kabir onu öyle bir sıktı ve üzerine daraldi ki, dogu ile bati arsinda, insanlarin ve cinlerin haricindeki bütün mahlûkat onun sesini isitti.“ (Taberânî, el-Mu‘cemü‘l-Kebîr, 1/745; 22/1054; Ibnü‘l-Cevzî, el-ilelü‘l-Mütenâhiye, 2/908-909; Süyûtî, serhu‘s-Sudûr, s. 108-109; ibn Receb, Ehvâlü‘l-Kubûr, s. 102.)
ÖLÜM VE SONRASI
KABIR KIYAMET AHIRET
IMAM GAZALI