Rabia

Bir gün çok agliyorken, Râbia-i Adviyye,
Sordular: "Aglamanin sebebi nedir?" diye.

Buyurdu ki: "Üç büyük derdim var simdi benim,
Bunlari düsündükçe, aglayip yas dökerim.

Bunlardan kurtulmaga, var ise bir kolaylik,
Bir garanti verin de, aglamiyayim artik."

Dediler: "Söyle bize, ne imis o dertlerin?
Herhâlde hâllederiz, kolayi var her seyin."

Buyurdu: "Öyle zor ki, kasdettigim o dertler,
Zannettiginiz gibi, kolay hâlledilmezler.

Biri son nefesimde, verirken ben canimi,
Kurtarabilir miyim, acaba îmânimi?

Ikincisi mahserde, acep amel defterim,
Sagimdan mi verilir, soldan mi, yok haberim.

Üçüncüsü, herkesin, hesabi görülünce,
Ve lâyik olduklari, yere götürülünce,

Cennetlikler ile mi, giderim ben acabâ?
Yoksa atilir miyim, kötülerle azâba?

Bu korkunç tehlikeler, var iken önümde hep,
Ben aglamiyayim da, kimler aglasin acep?"

Uzaktan bir misâfir, gelmisti hânesine,
Bir parça eti vardi, koydu tenceresine.

Düsündü pisirip de, ona ikrâm etmeyi,
Ve lâkin konusurken, unuttu pisirmegi.

Nihâyet aksam olup, namazlari kildilar,
Hem kendi, hem misâfir, o gün oruçluydular.

Dedi ki: "Et pismedi, unutmak sebebiyle,
Bâri iftar edelim, "kuru ekmek, su" ile."

Getirmeye giderken, su ve kuru ekmegi,
Leziz et kokulari, bir anda sardi evi.

Bakti ki tencerede, duran et, o hâliyle,
Atessiz pismis idi, kudret-i ilâhiyle.

Misâfir o yemekten, yiyince, ilk tadimda;
Dedi: "Böyle hos yemek, yemedim hayatimda.

Hem de sen demistin ki, Unuttum, pismedi et,
Hâlbuki bu et pismis, acaba nedir hikmet?"

Dedi: "Kul unutmazsa, eger ibâdetini,
Onu da unutmazlar, pisirirler etini."

Yine bir gün misâfir, var iken hânesinde,
Yemege koymak için, sogan yoktu evinde.

Dediler; "Ey Râbia, su komsudan istesek,
Zîrâ sogan olmazsa, iyi olmaz o yemek."

Buyurdu: "Kirk senedir, söz verdim ki ben suna,
Aslâ el açmiyayim, Rabbimden gayrisina."

Râbia'nin bu sözü, bitmemisti ki, o an,
Bir kus, ayaklariyla, birakti iki sogan.

Bir gece de dostlari, geldiler ona, ancak,
Kandil yoktu evinde, gece aydinlatacak.

Râbia hazretleri, üfledi bir avcuna,
Nûr geldi birden bire, parmaklari ucuna.

Kamis girdi gözüne, bir gün namaz kilarken,
Hiç farkina varmadi, acimasina ragmen.

Öyle sarmis idi ki, onu ask-i ilâhî,
Hissetmedi kamisi, gözüne girse dahî.

Selâm verip sordu ki, "Gözümde bir sey mi var?"
Baktilar kamis girmis, güçlükle çikardilar.

Yâ Rabbî, bu mübârek velînin hürmetine,
Kavustur bizi dahî, senin muhabbetine.

Kategoriler: 

Yorumlar

Allah-u Ekber Kebira... Insaallah kardesim insaallah..